Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

576 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Eco ile çıktığım ilk yolculuk kitabı olması nedeniyle kitaba başlarken bazı yorumlardan etkilendiğim için hafif bir ön yargım vardı. Ama hem roman olması hem de arka planında bu kadar bilgi ve kültür birikimi olması bende tam anlamıyla bir doygunluk yarattı ve Eco'ya duyduğum saygı bir o kadar da arttı. Öncelikle kitabı okuması pek kolay değil çünkü içinde yok yok. Tarihten coğrafyaya, felsefeden dine, hatta bilime kadar bütün bilgisini konuşturmuş Eco. Kitabın başında ana karakterimiz Roberto bir gemi kazası geçirir; okyanus akıntısında sürüklenerek terk edilmiş başka bir gemi bulur ve ölümden döner. Kitap boyunca da Roberto’nun geçmişine, düşünce ve hayal dünyasının gelişimine, kısacası kendiyle iç hesaplaşmasına tanık oluyoruz. Zaman 17. Yüzyıldır ve dünya üzerinde keşfedilmemiş daha bir sürü kara parçası bulunmaktadır. İnsan varoluşunun özüne inildiğinde görülecektir ki bu dönemdeki insanların da amacı saklı güzellikleri, yeni nimetleri aramaktır. Ama bu hikayede aranılan sıradan bir yer değildir: Güneş sisteminin oluşum esnasında güneş ışınlarının dünyaya indiği ilk boylam! Bu da kitap boyunca tekrarlanan terimin temelini oluşturuyor: Boylamlar Sorunu. Öyle bir boylam var ki bir tarafında bugün iken öte tarafında hala dündür. Daha sonra gemide saklanan bir din adamı ortaya çıkar ve Roberto ile bilim, din, felsefe üzerine sohbet ederler uzunca. Bu sırada da adaya ulaşmaya çalışırlar çünkü Roberto yüzme bilmemektedir ve rahip de çok yaşlıdır. Hal böyle olunca dönemin önemli bilim adamlarının (Galileo) bazı icatlarını geliştirerek adaya ulaşmak için uğraşırlar. Rahibin hikayeye katılmasıyla birlikte Roberto’nun hayal ve düşünce dünyası zenginleşir, kendi varlığını, dahası insan ırkının yaşama amacını sorgulamaya başlar. Romanda bahsi geçen karakterler, ada, tekne vb. aslında birer semboldür: Her biri hikayenin zemininde yatan asıl düşüncenin birer parçalarını sembolize ederler. Mesela Roberto’nun kardeşi farklı adalara gider ve her adanın insanları, yaşam şekli farklıdır. Bu esnada da bizim evrenimizin tek olmadığı, çoklu evrenlerin mümkün olabileceğinin güzel bir benzetmesini yapar. Eco, roman içinde roman taktiğini kullanarak Roberto’nun kardeşini anlatır. Aslında bu da Roberto’nun kendi kurduğu hayal dünyasından başka bir şey değildir. Kitabın sonlarına doğru sembollerin ne anlama geldiğini yavaş yavaş anlamaya başlıyoruz. Burada en önemlisi, adada bulunan bir kuş türüdür. Herkesin varlığını göremediği bu renkli kuş bu adada hapis olmuştur. Ve sonradan anlıyoruz ki bu kuş aslında Hz. İsa’dan başkası değildir. Yazar Adem ile Havva’nın cennetten kovulmasına sebep olan elmadan, dolayısıyla insanlığın ilk günahından yola çıkarak Hristinyanlıkla ilgili birçok düşüncesini bizlere bu şekilde aktarmak istemiş. Bu günah sadece Adem’le Havva’nın değil, tüm insanların günahıdır ve yapılan günahın bağışlanması için insanın acı çekmesi gerekmektedir. İsa’nın çarmıha gerilişi de bu yüzdendir. Roberto’nun kardeşinin tek amacı vardır: O da bu çoklu dünyaların birinde İsa’nın katledilmesini önlemek ve tüm insanlığı günahkar ilan edip kötülüğe sürüklemektir. Boylamın bir tarafında bugün iken öteki tarafında dün olduğunu söylemiştik. Dolayısıyla bu çizginin tam üzerinde zaman ne bugündür ne de dündür. Bir limit yaklaşımı söz konusudur ve bu boylamın olduğu yerde dün ile bugün arasındaki zaman farkı SONSUZDUR. Bu da, bu adada olan bir kişinin bizzat ‘zaman’ tarafından hapsedilmiş olması demektir. Bizim 100 yüzyılımız belki orada 1 saniye bile değildir. Bundan daha büyük bir ceza (günah) olabilir mi? Roberto’nun kardeşi de bu günahın hiçbir zaman affedilmesini istememektedir ve dolayısıyla ‘şeytan’ ı sembolize etmektedir. Zaten kardeşi de Roberto’nun bizzat hayal dünyasında yaşamaktaydı. Bu da romanın gerçekliğinden hiçbir zaman şüphe etmememizi sağlıyor. Eco’nun başarısı bu olsa gerek! Peki okyanusun ortasında terk edilmiş bir gemi bulmak nasıl bir şans? Bu gemi Roberto’nun kendiyle iç hesaplaşmasıydı yani açıktır ki Roberto’nun ‘günahlarını’ sembolize etmektedir. Sonlara doğru kardeşiyle karşılaşır ve ustaca bir düello yapar. Bu düello da iyilik-kötülük çatışmasını simgeler. Düelloyu Roberto kazanır ve şeytanı alt ederek İsa’nın çarmıha gerilmesini sağlar. Burada şeytan kazansaydı ne olurdu peki? İsa’yı kurtarır ve insanların günahkar olarak yaşamasına sebep olurdu. Roberto İsa’yı sevdiği halde onun katledilmesine göz yumar çünkü günahların böylelikle temizleneceğine inanır. Burada da Hristiyanlığın temeli yatıyor zaten. Son olarak da gemiyi (kendi günahlarını) ateşe verir ve suya atlar. Adaya ulaşıp ulaşamadığını bilmiyoruz. Yüzmeyi tam öğrenememiştir, sanırım bu yüzden de hayatını İsa uğruna feda etmiştir. Zaten önemli olan Roberto’nun adaya ulaşması değildir; kitabın finaliyle adada mahsur kalan kuşun kurtulduğunu okuyoruz. Bu da amacın sonuca ulaştığının bir kanıtı. Gördüğümüz gibi kitap çok hoş sembollerle dolu. Üzerinde düşünülmesi gereken daha birçok sahne mevcut. Bitirdikten sonra da kendimizi sorgulayacağımız bir kitap.
Önceki Günün Adası
Önceki Günün AdasıUmberto Eco · Can Yayınları · 2017398 okunma
·
777 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Umberto Eco'yla ilk Gülün Adında tanışmıştım. Filminden sonra okuduğumdan belki çok fazla etkilenmemişti beni. Yaşım da fazla değildi o zamanlar. Foucault Sarkacı'nı okulun son dönemlerinde okumuştum. Daha tapınak şövalyeleri bu kadar gündemde değildi o zaman. Bilgive kültür birikimi, sembolizm , ya da dünyadaki her şey ilgi alanınızsa okumanız gereken kitap Foucoult Sarkacı olmalı bence. Doruk noktası o kitap, Baudalino da güzel ama Foucault Sarkacı bambaşka. Elinize sağlık ayrıca, detaylı ve güzel bir inceleme olmuş.bence.
Ozan K. okurunun profil resmi
İlginiz için teşekkür ederim. Foucault Sarkacı ve Gülün Adı, uzun bir süredir kitapligimda okunmayi bekliyor. İnsallah 2018 bitmeden ikisini de bitirecegim artik . Daha 1984 var. Var da var :)
1 sonraki yanıtı göster
Denizci Okur okurunun profil resmi
Kitabı çok güzel özetlemişsin :) Okurken anlamadığım bazı yerleri de anlamamı sağladın. :) Teşekkürler.
Ozan K. okurunun profil resmi
Okuduğunuz için ben teşekkür ederim.
Kaan okurunun profil resmi
Şahane bir yazı, eline sağlık. Kitabı yarım bıraktım, kötü olduğu için değil -bilakis gayet güzel- sadece ilgimi kaybettim. İncelemen de hikayenin nasıl gideceği ve bu süreçte sembollerin ne manaya geldiği yönünde beni aydinlatarak sanki kitabı hiç yarım bırakmamisim hissi verdi. Bu nedenle, teşekkür ederim.
Ozan K. okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim Kaan Hocam; okuduğun için.
runasin okurunun profil resmi
Umberto Eco.. aklımda hep bir soru işareti olmuştur.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.