Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
"Bu salı Yeraltından Notlar varmış, kaçmaz." "Ben geçen hafta alamadım, Totem ve Tabu'nun ilk cildini nereden bulabilirim acaba?" "Haftaya Tolstoy verecekmiş, unutma sakın." Türk basın tarihinin edebiyat alanında yapılmış en ileri hamlesiydi Cumhuriyet'in her salı bir dünya klasiğini gazeteyle birlikte bedava vermesi. Üstelik pek çoğu Hasan Ali Yücel'in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde yapılmış çevirileriyle, Hasan Ali Yücel'in önsözleriyle. Benim de iple çektiğim, kaçırmamak için binbir çileye katlandığım bir dönemdi; neticede çok büyük bir kısmı var arşivimde. Her salı bir dünya klasiği, her cuma Kurtuluş Savaşı veya Kuruluş dönemine ilişkin bir kitap. Bir gazete fiyatına başta öğrenciler, gazete bayii olan her yerde dünya klasikleriyle buluşuyordu insanlar (kitapçının, kütüphanenin mumla arandığı bölgeleri de düşünürsek bunun ne demek olduğunu daha iyi anlarız). Hem de iki yıl boyunca istikrarlı olarak, hiç aksatmadan yapıldı. 20 yıl geçmiş ilk kitap verildiğinden bu yana. Yani o gün doğan okur arkadaşlar bugün bu sitenin kullanıcıları. Aradan geçen süre ülke basınının geldiği nokta açısından ciddi bir irtifa kaybını ortaya koyuyor. Bir de tabii artık yaşlandığımız gerçeğini lakin bu bambaşka bir konu, rica ederim bu bahsi kapatalım. Gogol'un bu öyküsü ilk kez 1835'teki bir seçkide yayınlanmış. Bizde de Gogol'un bazı seçkilerinde yer alıyor. Bence dünya klasiklerini en derli toplu yayımlayan yayınevi olan İş Bankası Kültür Yayınları'nda ise Taras Bulba ve Mirgorod Öyküleri kitabında yer alıyor. Cumhuriyet, Hasan Ali Yücel önsözü ve güzel bir incelemeyle birlikte tek başına basmış öyküyü. Öykümüz Mirgorod'da geçiyor. Bugünkü Ukrayna'nın orta kısımlarındaki küçük bir kent Mirgorod. Tabii o dönem Ukrayna filan yok. Rus İmparatorluğu'na bağlı. 1814'te Napolyon'u devirmenin sarhoşluğuyla (130 yıl kadar sonra bir başka muhteris psikopatı devirip Avrupa'yı bir kez daha ipten alacaklardı) kendini büyük güçler sahnesinde hisseden ve artık yavaş yavaş Osmanlı, İran, Polonya gibi daha zayıf güçleri gözüne kestirip daha güçlenen bir Rusya. Ama bütün azametine rağmen Batı'nın sanayi devrimiyle yaptığı atılımların gerisinde kalmış Rusya. Bürokrasisi hantal, devlet kurumları köhnemiş. Gogol ince ince buna dokunduruyor Ivan Ivanoviç ve Ivan Nikiforoviç'in öyküsünü anlatırken. İki İvanımız da soylu birer beyefendidir. Güzel birer çiftlikleri, emrinde çalışan hizmetçileri vardır. Kibar insanlardır ikisi de. Komşu olan İvan Beyefendiler ayrıca çok iyi arkadaştırlar ama soyluluğun verdiği bir özenle birbirleriyle belirli bir mesafeyi aşmazlar. Ancak bir gün İvanoviç, Nikiforoviç'in evinde Türk yapımı bir tüfek görüp bunu kendisine vermesi için pazarlığa tutuşur. Ama Nikiforoviç pazarlığa yanaşmaz ve bu iki dost birden atışmaya başlarlar, nihayetinde iş mahkemeye taşınır. Bundan sonrasında hantal bürokrasi, ağır işleyen yargı Kemal Sunal'ın Davacı filmi tadını alır. Kitap öykü formatında yazılsa da benim gözümün önüne sürekli tiyatro sahnesinde sergilenirken geldi. Zaten hem Türkiye'de hem de dünyanın pek çok yerinde oyunlaştırılarak sahneleniyor. Dönemin Rusyasından kesitler sunan, hafiften eserekli iki taşralı soylunun komik öyküsünü anlatan, elinize almanızla bitmesi bir olacak, enfes bir öykü bu. * Cumhuriyet salı kitaplarından bir kısmının yer aldığı listeyi şuradan görebilirsiniz: mcuma.com/doku.php/cumhur... Görselleri de şurada: google.com.tr/search?client=o...
Ivan Ivanoviç ile Ivan Nikiforoviç'in Öyküsü
Ivan Ivanoviç ile Ivan Nikiforoviç'in ÖyküsüNikolay Gogol · Cumhuriyet Yayınları · 1999277 okunma
··
148 görüntüleme
dpp okurunun profil resmi
Çok güzel bir üslupla kaleme alınmış bir inceleme. Kısa ve öz. Teşekkürler.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.