Gönderi

Fizikçiler kuantum kuramının tarihini 1927'ye, Alman fizikçi Wener Heisenberg'in klasik yöntemlerin çok küçük nesnelerde (kabaca atom boyutundaki nesnelerde) işe yaramadığını kanıtlamasına kadar götürüyor. Örneğin, birisi elindeki topu fırlatsa, topun tam olarak nerede olduğunu da, ne kadar hızlı hareket ettiğini de belirleyebiliriz. Ancak Heisenberg'in de kanıtladığı gibi, aynısı atomlar ve atomaltı parçacıklar için geçerli değil. Bir gözlemci, bu parçacıkların ya nerede olduğunu ya da ne kadar hızla hareket ettiğini görebilir. Ama ikisini aynı anda yapamaz. Bu çok can sıkıcı bir gerçekti. Heisenberg'in fikrini açıkladığı andan itibaren, Albert Einstein(ve diğerleri) bundan rahatsızlık duydular. Yalnız farkına varmamız gereken önemli bir şey var: Bu "kuantum belirsizliğini" ölçüm aygıtlarının ya da mühendisliğin bir eksiği değil de beyinlerimizin işleyişinin yetmediği bir nokta olarak görmeliyiz. Evrimleşerek "klasik dünyanın" işleyişini o denli kanıksadık ki "kuantum dünyasının" asıl fiziksel mekanizmaları, kavrama kapasitemizin dışında kalıyor.
·
7 görüntüleme
♛hakan♞kutlu♛