Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

88 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Gözler tavana Eller iki yana Ağız açık İnsanın kafasını dumanlayan adam Sadık Hidayet, ne yapıyorsun adamım dedirten bir yazar. :) Bu kitap hakkında bir şeyler yazmayı düşünmüyordum. Hatta bittiğinde kapağını bile açmam sanıyordum (fikrim hala stabil.) Yani rüya haline, bu karmaşaya ne yazılır? Sadık Hidayet’in ölmeyi planladığı ki bunu istemediği bir gün var mı bilemiyorum ama en azından yoğunlukla yaşamaktan tiksindiği zamanlarda; niyet ettim anlaşılmamaya ve anlayamayanların da benimle birlikte ölüme atlamalarına deyip uykuya daldığını ve arafta kaldığını, aklındakilerin de beynine takılan elektrotlar sayesinde kâğıda geçirildiğini düşünüyorum. (ne diyorum ben yaa…) :) Kör Baykuş beni sürreal pencereden karşıladığı için Aylak Köpek’ten de aynı etkiyi beklemiştim. Ancak ne Kör Baykuş gibi duman altı karmakarışık, ne de sakin usul usul yazılmış. Kitap bittiğinde patlamaya hazır bir bombaya dönüştü ve sonu gaz kaçağına bile isteye maruz kalan bir kötü son. Kötü son diyorum ama burada kötü mü yoksa amacına ulaşılmış bir mutlu son mu var bunu asla bilemeyeceğiz? Yani yine neye göre, kime göre kötü? 7 öykü. Mutluluk mu? O da ne? Bu dünyada yok öyle şeyler. Gülmeler, sevmeler, sevilmeler… Sadık Hidayet’e göre bunlar birer hiç. Dünyayı süslü gösteren birer yanılsama. İnanma bunlara acı var en önemlisi acı. Bak ne güzel acı çekerim ben diyen Sadık Bey var, bu dünyada. Kör Baykuş’ta (#27959343) çekmecelerden bahsetmiştim. Her birinde yaşantımıza istemli ya da istemsizce sızan onca şeyi içine attığımız yerine göre geniş, yerine göre dar bir yığın çekmece. Hepimizde var bu çekmeceler. Bazılarının yerini biliyoruz, açıp açmamamız gerektiğini de. Bazıları ise saklı kuytularda. Açılıp açılmama yetkisi bize verilmemiş. Ne büyük çelişki. Hayat başlı başına çelişkiler silsilesi. Zaten herkes kendi içinde keşmekeş bir mücadele halinde. Bu yüzden aslında yazarın kendini anlattığı öykülerinde herkes var. Çünkü her insan ayrı birer dünya. Bu kadarı da olmaz denilen ne varsa yaşayan bir varlık. Mantığıyla açıklayamadığı nice nice şeyler yaşıyor. Hidayet’in dünyası bunları çevirmeme değil, çevirmeye karşı durma, anlamama, şayet anlayacak olsa anlamaktan tiksinme dünyası. Adam hayata her şeyden tiksinmeye gelmiş. Aklım her şeyi anlamaya yetmedi kalbimi dinledim, deseydi Hidayet, mesela aylak köpeğin sonunda kendince köpeğin hakkını teslim ederdi ya da kaderin değişmeyeceğini bildiği halde seçimlerimizde özgür olduğumuzu bilirdi. Sonu ne olursa olsun, seçim şansı tanınması bile onu mutlu edebilirdi. Hayatta her zaman bir dengenin olduğuna inanırdı. Dengesizlik en büyük dengeyi bozmaz, bireysel dengesizlikler de yaşamdaki seçimlerimizin sonucu olur ve seçtiklerini değiştirmeyi becerebilirsen her şey yoluna girebilir, diye kendini teskin ederdi. ‘’di’’ diyorum, çünkü o burhanlı, karanlık dünyasında haklıya hakkını teslim etmemekle bir nevi intikam aldı. Bu yüzden bize okurken kendini yazmış gibi hissettirdi. Çabası anlaşılmak da değil. En çok son öyküde gördüm Sadık Hidayet’i ya da görmek istedim. İçten içe kendi kurduğu dünyada mutlu olacağına inanan bir adam. Olmasını temenni ettiği şey belki. Hamallığını yaptığını düşündüğü ne varsa sırtından sıyırmak ve kendi içinde bir dünya yaratmak, şöyle bol güneşli, karanlıklardan uzak bir dünya. Hayalini kurdu ama çekmece hala açık, acılar, ruh bunalımları fışkırıyor dışarıya. Akmayan bir dili var. Nasıl anlatılır ki zaten bu karmaşa. Bu dil aslında yazarın dünyasının asma merdiveni. Sallana sallana, korka korka, tutuna tutuna, karşıya geçmeye çalışıyoruz. Ben çok kez düştüm ve #27343436 etkinliği kapsamında okuyacağım son kitap olan Alacakaranlık’ a doğru sürünerek ilerliyorum. :) Sadık Hidayet’in Kafka’dan daha karanlık bir dünyası olduğunu düşünüyorum. Isınmakta olan havalar, açmakta olan çiçekler, uçmakta olan kelebekler ve vızıldamakta olan arılara bakarak içimin çekilmesine müsaade edemedim. Çok üzgünüm Sadık Hidayet ama peşinden gelemem, yani hani bahar gelmese neyse de artık çok geç. :) Bunalmadan okuyun, kendinizi sıkmayın :) Olmuş bu dediğim öykü ‘’Çıkmaz’’ Hiç fena fikir değil dediğim öykü ‘’Karanlık Oda’’
Aylak Köpek
Aylak KöpekSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 20212,749 okunma
··
159 görüntüleme
zeyneb okurunun profil resmi
"Adam hayattan tiksinmeye gelmiş." Şahane tespit yaa, fena güldüm. :)) Bu adam bizi fena çarptı hakikaten. Esaslı inceleme olmuş kalemine, dumanlı düşüncelerine sağlık.:)
Melike okurunun profil resmi
Sağ olasın dostum :) hakkaten çarptı. Nasıl yazacağımı bilmiyorum ama nasıl yazmayacağımı öğrendim sayesinde :D
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.