- İnsanlar kardeştir. İsa öyle söylüyor.
- İsa da kim oluyor?
- Tanrının elçisi ve oğlu!
Yamtar az kalsın yere yuvarlanacaktı. Bir müddet söyleyecek söz bulamayarak yanağını kaşıdı. Sonra papaza sordu:
- Bu İsa senin yalavaç (peygamber) dediğin adam mı?
- Evet!
- Tanrının oğlu olduğuna göre çok ulu kişi olsa gerek.
- Elbette.
- Boyu elli kulaç var mıydı?
- Hayır! İsa yalavaç (peygamber) da senin gibi benim gibi bir kişidir.
Yamtar, papaza keskin keskin baktı. Bu ak sakalı koca doğru mu söylüyordu? Bunu bir türlü anlayamıyordu. Yeniden sordu:
- Tanrı hangi katunla evlendi de bu İsa Yalavaç (perygamber) doğdu?
- Tanrı hiçbir katunla evlenmez.
Artık Yamtar’ın canı sıkılmıştı. Bu bön koca neler söylüyordu? Bağırarak sordu:
- Bana bak koca! Benimle doğru konuş. Tanrı evlenmediyse bu yalavaç (peygamber) anasız mı doğdu?
- Hayır anası vardı. Onu Meryem doğurdu.
- Bu Meryem, Tanırının katunu değil miydi?
- Değildi.
- Ama İsa’yı doğurdu, değil mi?
- Doğurdu.
- İsa da Tanrının oğlu…
- Evet!
Yamtar yüzünü göğe kaldırıp söylenmeğe başladı: “İsa Tanrının oğlu. İsa’yı Meryem doğurdu. Ama Meryem, Tanrının katunu değil. Tanrı, İsa’nın babası… İsa’nın anası, babası var. Babası Tanrı… Anası Meryem… ama Meryem, Tanrının katunu değil… İsa….”