İvo Andriç, 2000 lere kadar yaşasaydı, 1990 lı yıllardaki Sırp vahşetini de Drina Köprüsü kitabına ya eklerdi ya da ikini cilt olarak kaleme alırdı. Nobel Ödüllü Drina Köprüsünün hikayesi , Osmanlılar tarafından Sokollu Mehmet Paşanın Bosna daki Sokoloviç köyünden çocukken devşirme olarak alınması ile başlar. Sokollunun Sadrazam olduktan sonra memleketine bir hayır eylemek gayesi ile Drina Irmağı üzerine bir köprü yaptırır. Irmağın kenarında yaşayan Türklerin, Sırpların, Boşnakların Yahudilerin komşuluk ilişkileri, aşkları, ticaret, siyaset ilişkileri, iktidar kavgaları köprü ile yeni boyutlar kazanır. Anlatıla gelen hikayelerin merkezinde hep Drina Köprüsü vardır. Ancak zengin bir Balkan kültürü ile örülüdür. Yazar Sırp kökenli biridir ancak anlatılan hikayeler de yalın ve objektif bir dille anlatır olanı biteni. Kitabı sevdirende kanımca bu dilidir. Köprüyü öyle güzel tasvir eder ki okuyucuda gidip görme merakı uyandırır. Köprü bir bakıma Balkanlardaki farklı etnik kültürleri birleştiren bir kültür köprüsüdür. Kitabın anlatım zenginliği o kadar etkileyici ki sizi köprünün bir başına yada Kapiyasına (köprünün dinlenme alanı) oturtmuş bak burada 300 yılda olanı biteni gör der. Nedense Drina Köprüsü kitabını okurken aklıma Nazım Hikmetin Memleketimden İnsan Manzaraları kitabı geldi. Kitaptaki Anadolu Sürat Katarı adlı uzun şiirindeki yolcuların, demiryolcuların ve tren yoluna yakın köylülerin canlı gerçekçi hayat öyküleri.

Drina Köprüsüİvo Andriç · İletişim Yayınevi · 20185,5bin okunma

·

5 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.