Gönderi

68 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 27 hours
Mektuplar, itiraflar ve vasiyetnameler türünde yazılmış eserler her zaman ilgimi çekmiştir. 62 sayfalık bu Zweig eserinde, kadın aşığın hissiyatının bu kadar küçük bir hacimde bu denli canlı aktarılabilmesi oldukça etkileyiciydi. Diğer olumlu bulduğum yönlerine gelince; yazarın psikoloji alanındaki birikimi, anlatımdaki ustalığı ve çevirmen katkısıydı. Öyle ki ; kitabın kendi dilimizde yazılmış kadar yalın bir dili vardı. Fakat yazarın ustalığı, hikaye olarak başarısının dışında, içerik olarak batı dünyasının aşka bakışında bile anlık çıkarların ön planda olması şaşırttı beni. Burada aşk adına, tek taraflı yaşanan bir ömürden daha fazla dikkatimi çeken doğu- batı arasındaki aşka bakış farklılığı oldu. Kitabın başından sonuna kadar, sürekli İskender Pala’nın Efsane romanındaki aşkla karşılaştırmalar yaptım. Doğuda aşklar, “Leyla ve Mecnun”da en somut örneğine ulaşmış olduğu gibi kavuşma ve bedensel tutkuları aşarak, aşık-maşuk yoluyla hakikate ulaştırır. Çok defa “Leyla” ile başlayan bu uzun yolculuklar “Mevla”ya varır. Efsane romanında Endülüslü genç Alkala ile Billure’nin aşkı anlatılırken, aşıkların birbirlerine kavuşma yolunun Akdenizden geçmesi ve Akdenizin sürekli savaş ve korsan tehlikesi altında bulunması bu aşkı bir çok sınavdan geçirir. Sevdiğine kavuşmak, ona sahip olmak değil, sadece onu görebilmek veya hiç değilse ona yakın olabilmek için her yıl bir çok tehlikeyi göze alarak yıllar önce ayrıldıkları yere gelirler, çocukken ayrıldıkları bu yerin aynı zamanda birbirlerine kavuşacakları yer olacağı içlerine doğmuştur. Nihayet yine haftalarca süren tehlikeli bir yolculuktan sonra, ayrıldıkları metruk hisarda kavuşurlar ve konuşurken uzun süre birbirlerinin yüzüne bile bakamazlar. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nda ise; Kadın aşığın, kitabın başlangıcında, kendi çocukluk döneminde karşılıksız ve tamamen saf bir şekilde başlayan platonik aşkının batı gözüyle bedene dönüşmesine şahit oluyoruz. Kadın aşığın çocuğunu babasına söylememesi, ondan maddi fayda beklememek için olduğunda aşkı hatırlatıyor bize. Benzer şekilde, karşısına çıkan zengin bir baronla evlenme şansını kullanmayarak (aşkına sahip çıkmak için) maddi beklentileri elinin tersiyle itebiliyor ve son olarak mektubun sevgilisinin eline ölmeden geçmemesini istemesi ile aslında aşk diye nitelendirebileceğimiz önemli mesajlar veriliyor okura. Fakat yine de aşk batıdan geldiğinde beden giriyor içine. Masum kadın aşık, önce kendisini tanımayan sevgilisine bir şekilde fırsatını bulup sunuyor kendini, daha sonra çocuğunun geleceği için kendi bedenini satıyor, aşık olduğu umarsız adam gününü gün edip her şeyden habersiz hayatını yaşarken suçlanmıyor da, Tanrı suçlanıyor yine!
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022227.5k okunma
·
75 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.