Gönderi

Puşkin Üzerine Hafif Bir Yazı/ Nazan Bekiroğlu
Yaz başlangıcıdır. Sis ve gül baharı boydan boya geçmiştir çoktan ya, yolunuz epeydir kayıp. Her şey çok ağırdır, üstelik kurşun gibi ağırdır. Editörün önerisi filan değildir; ama neden bilmem “Puşkin üzerine hafif bir yazı” yazmaya kalkarsınız. Yoksa kalabalıklar üzerinize mi gelmektedir? Yağmur dökülürken bir bahçenin kıyısına, Boris Godunov’u alırsınız elinize. Bir kendisine bakarsınız kitabın, bir de Önsöz’üne: “Puşkin’in Hayatı.” Eseri bırakırsanız bir tarafa, kahramanlarından da yalnız yazara gidersiniz. Simdi size biyografya kitapları hepsinden daha çekici gelmektedir. 26 Mayıs 1799’da Aleksandr Senpeyevic Puşkin Moskova’da doğmuştur ya bir kere, girersiniz hayatına aniden. Yoksa siz çarpacak hayat mı aramaktasınız ? Haberi bile yoktur sizden. Ne gam! Bir kez daha, bir kez de Puşkin’le doğarsınız kışlık başkentte. Geniştir yüreğiniz. Puşkin’le olursunuz günü gelince. Nasılsa geriye yaşayacak daha bir yığın hayatınız kalmaktadir. Puşkin’le birlikte
Erzurum Yolculuğu
Erzurum Yolculuğu
'na çıkarsınız önce. Tahran’dan Tiflis’e götürülmekte olan, Rusya’'nın romantik şairi ve İran sefiri Griboyedov’un parçalanmış cesediyle karşılaşırsınız yolun bir yerinde. “Canlı sözcükler yerine ölü harfler” kullanmaktan sikayet eder Puşkin. Tatlı bir duygu sarar içinizi Tiflis görününce. “Geceler sıcak, yıldızlar yabancıdır.” “Kafkaslar’ın dorukları gökyüzüne her gün biraz daha yükselir sanki. Ve sabaha karşı aniden Ararat belirir önünüzde. Bir kuzgun ve bir güvercin uçar gelir üzerinden. Erzurum’da Çifte Minareler’i beyhude ararsınız da, Kars dolaylarında “Sarığı tozlar icinde, ensesinde bir kurşun, bir kızı andıran solgun yüzü henüz tazeliğini yitirmemiş bir Türk’ün cesedi önünde” durursunuz birden. Düşünürsünüz. Puşkin kadar ve Puşkin gibi göremediğinizden şüphe mi etmektesiniz? O, yani Puşkin, sizden çok mu bilmektedir? Erzurum Yolculuğu biter ve geri dönersiniz. “Hem sarsılmaz bir istek, hem de azgın bir düş gücünün basıboşluğu” içinde “fenerlerin donuk aydınlıkta patlattığı” Petersburg sokaklarında dolaşırsınız günlerce, Kar Fırtınası’na tutulmanız işten bile değildir. Bahtsızlığınız, henüz 16 yaşındaki Natalya’yı bir baloda gördüğünüz gün başlamıştır bile. Tehlikeli bir güzellikten kaçamaz, “Şiir yazmak ve bunları yayınlamak mutsuzluguna” uğrarsınız. Adınız şaire çıkar. “Bir sürü lambanın ve kandilin pırıl pırıl aydınlattığı bir sahnede” sizin olur Natalya. Boris Godunov’un Düzmece Dimitri’si şairinin parmağına bir yüzük geçiriverir. Ve: “Şairlerin peygamberliklerine inanirim.” Kendisi soylu, fikirleri ihtilalci bu adam, Puşkin, bir roman gibi değil yaşamın ta kendisi gibi bitirir yaşamını. Bu yüzden işte, Natalya felaketiniz olur. Kaçınılmaz oyuncu girer sahneye. Puşkin konağına devam eden genç ve bir o kadar da çekici Fransız: Dantes. Parçalar birleşir. Netleşen resim ürkütücüdür. Ve Puşkin incinen onurunu tamir etmek icin bir duellonun ortasında buluverir kendisini, Dantes karşısında. Silahlar ateşlenir. Kazanan o olmaz. Ama kazanan odur aslında. Arkasında, henuz 38 yaşında aşk ve onur uğruna girişilen bir düelloda kaybetmiş olmanın kazancı vardir. Ve bu mitosu artık hiçbir şey onun elinden alamaz. “Şiirimizin güneşi” söndü diye haykırır her sınıftan kalabalık. “Gece, bahce, çeşme.” Benzer bir dekor önünde halk yığınlarına karışırsınız. Shakespeare’in de, Boris Godunov’un da halk sahnelerinden daha etkileyicidir bunlar. Çar, bir cenazeden ürker. Nöbetçilerini kapılara diker. Kiliseye giriş gibi cenazeye refakat da özel bir izne bağlanır. Beyaz Geceler’den henuz söz edilmemektedir, Dostoyevski henüz uzaklarda bir yerdedir. Lakin biri vardir, tanırsınız: Güç bela elde edebildiği bir izin kağıdıyla Turgenyev, arabalardan birinde Puskin’i izlemektedir. Turgenyev o tarihte Puskin’in yarı yaşındadır, sadece 19 yasindadir; ama aralarinda da sadece 19 yaş fark vardır. Bir düellonun öyküsünü yazacağı yıllar hızla yaklaşmaktadır. Kirkikindi yağmurları yağar durur günlerce. Kırk gunu sayar mısınız ikindilerde? Boris Godunov’u beklemeye almış, Puskin’in hayatının yollarında kaybolmayi seçmişsinizdir. Suç sizin değildir elbette. Hayat yazıdan bile zengin, çoktandır öğrenmişsinizdir. Editorun önerisi filan değildir; ama, “Puşkin üzerine hafif bir yazı” yazmaya kalkarsanız. Öyle ağır gelir ki altında kalırsınız. Alintilar: Erzurum Yolculugu, Turkcesi Ataol Behramglu, Ist., 1982; Boris Godunov, Ist., 1966.
··
20 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.