Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

223 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Çektiği acılar ve sürgünüyle bile insanları güldürmeye çalışan “Aziz” adam. Kitabın önsözünde geçen bir kısımla başlamak isterim incelemeye; “Üzerinde yaşayanların hepsinin güldükleri, gülüştükleri bir dünyaya içimde sonsuz bir özlem var. Yaşamımı kendi gücümce böyle bir işe harcamaktan sevinç duyuyorum.” İşte böyle bir düşünceyle hayatını bağdaştırmış bu güzel gönüllü insan. Çektiği acılara rağmen bir şeylerden ve umudundan vazgeçmemiş. Uğruna inandığı şeyler için savaş vermiş. O zaman biraz kendinden bahsetmemek olmaz. Asıl adı Mehmet Nusret’tir. İstanbul’da doğmuş. Eğitiminden sonra bir süre askeriyede görev yapmış. Bir çok dergide ve mecmuada yazılarıyla yer almış, çoğu kez yazdıklarından dolayı cezalar almış ve tutuklanmış. Kimsesiz çocukları okutmak amacıyla Nesin Vakfı’nı kurmuş ve kitaplarının tüm gelirlerini buraya bağlamıştır. Ayrıca Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında şeriatçılar tarafından çıkarılan bir yangından sağ kurtuluyor Nesin. Ama 37 can kaybı ile sonlanıyor bu katliam. Bildiğiniz gibi Sivas Katliamı ya da Madımak Olayı. Çeşme’de kalp krizi geçirerek vefat etmiş. Öldükten sonra bile insanlara faydası dokunsun diye kadavrasını tıp fakültesi öğrencilerinin araştırmalarında kullanmasını vasiyet etmiş. Peki neden sürgüne gönderilmiş dersiniz? İşte bu anı olarak ele aldığı eserinde sürgün günlerini anlatıyor. Sabahattin Ali ile birlikte Markopaşa adlı dergiyi çıkarmaktadırlar. Tek parti (CHP) iktidarı dönemidir ve hükümet düşüncelerinden, yazdıklarından dolayı dergiyi ve Aziz Nesin’i susturmak istemektedir. Yayının bir çok yazısı Nesin’e ait ama kendi adıyla paylaşmıyorlar. Polis ve iktidar çok sonradan öğreniyor ona ait olduğunu. O dönemlerde Truman doktrini kapsamında ülkemize yapılan Amerikan yardımı(!) tamamen başka emeller taşımaktadır Nesin’in gözünde. Amaç modern emperyalizm etkisi altına almak istemeleri ülkemizi. Sömürmek için atılan ve başka şekilde gösterilen adımlar. Aziz Nesin’de bu durumu eleştirmek için açık şekilde düşüncelerini belirterek“Nereye Gidiyoruz?” adlı bir broşür yayınlamak ister. Ama daha broşürün basımı tamamlanmadan tutuklanıyor ve ağır cezalara çarptırılıyor. Yargıcın tüm çabalarına rağmen broşür okumuş olan 2 kişi bulunamamasından dolayı sürgün cezası ile kurtulmuştur bu durumdan. Tabii buna kurtulmak denir ise! 4 ay 10 günlüğüne Bursa’ya sürgün ediliyor. O yıllarında o kadar acı çekiyor ve zorluk yaşıyor ki; iş battaniyesini, kitaplarını, altın kaplama dişini vb şeyleri satmaya kadar geliyor. Onun için gururla satabileceği tek şey emeği, yazma yeteneği, bilgisi iken bu durumlara düşmek çok üzüyor. Bırakın kendisine bakmayı bir de üzerinden geçinen bir takım insanları yükleniyor omzuna. Eşi bile terk ediyor onu, çocuklarını göremiyor bu zamanlarda. Ama sanırım topluma, refaha, insanlara olan tutkusundan dolayı en çok acı çektiren şey yalnız kalması oluyor. Tanıdığı tanımadığı herkesin ondan kaçması, potansiyel bir tehlike olarak görmeleri yaralıyor onu. İki kelime edecek kimseyi bulamıyor ve yine çoğu kez kendini kitaplara adıyor. Tek dostu Haluk Yetiş. Ona mektup yazıyor sık sık ve uzaktan da olsa bazı işlerini onun aracılığı ile hallediyor. Bu kadar zorluğa rağmen umudu hala diri bir adam. Hürriyet ve toplumun refahı uğruna kendi sonunu getirecek laflarını hiç esirgemiyor. Sırf iktidarda kalmak için ülkeyi satabilecek olan bir takım şahıslara kendi çelişkilerini göstermek istiyor. Siyaset denen çöplüğün ülkemizdeki durumu sanırım pek değişmeyecek, her gelen birilerini susturmak isteyecek. Kendi fikirlerini empoze etmeye çalışacak ve bir takım şeyleri kullanarak kendisini iyi göstermeye çalışacaklar. Duygular hep sömürüldü ve devam da ediyor. Herkes ayrı bir düdük öttürüyor. Sorsan ülkede özgürlük, hürriyet, bolluk, mutluluk var. Ne söylesek az belki bu mevzular için ama biz de üç beş kelam edelim en azından. Bu azimli ve vefakar insanı az da olsa unutmamış olanlar var. Belki okurken yüreğimize oturan taşları, gözlerimize dolan yaşları bir nebze dindirir. Bursa unutmamış Aziz’ini. 100. Yaşında “Yılın Yazarı” seçmiş. Ayrıca yaşarken bir çok ulusal ve uluslararası ödüller almış Nesin. Nasıl düşünürseniz düşünün, okunmalı bu kitap. Zıt düşüncelere de sahip olsanız. O kadar çok şey öğrendim ki. Ve “Nereye Gidiyoruz?” adlı broşür içeriğini çok beğendim, herkesçe okunmalı. Sorgulanmalı. Sözümü sonsözde geçen bir cümle ve de beni çok etkileyen birkaç alıntı ile bitirmek istiyorum. Çok uzattıysam ve vaktinizi aldıysam affedin, yazmadan edemedim. “Düşünmek, sevmek, gülmek… İşte hepsi bu… İnsan için gerisi yalan dolan(Sonsözde) “Benim soyadım devletçe, devletin resmi politikasını güdenlerce ve bütün korkaklarca sakıncalı göründüğünden, kendi soyadıma kendim sansür koyardım.” “Hürriyet bizim memleketimizde bir gazete ismidir, bir de Anka kuşudur. Konuşmak korku… Yazmak korku… Çok şükür ki düşünmek korku değil! İyi veya fena her kafa bir şey düşünür, düşündüğünü söyler.”
Bir Sürgünün Anıları
Bir Sürgünün AnılarıAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 20171,277 okunma
··
48 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.