Her zamanki gibi yine bir Coben klasiği. Ne zaman kitap okumaktan soğusam veya iri kıyım bir romanın sonrasındaki stresli havadan harap düşsem, 2 tane Novalgin niyetine, bu dostumun kitabını okuyorum. Ne ağrı ne sızı kalıyor. Bu arada Novalgin beş para etmez bir ağrı kesicidir. 10 tanesi, bir Advil'in jelatinini tutamaz.:)
Tabii, Harlan Coben'in eserlerini hangi kategoriye sokmak lazım dersek, bu, ne bir polisiye, ne bir korku, ne de bir gerilim olacaktır. Şöyle diyelim; en güzel tabir bence ezogelin çorbası olacaktır. Evet, gerçekten, Myron serisi olsun, tekil romanları olsun kesinlikle polisiye filan değildir. Yani şu son okuduğum kitap olsun, hadi eskilerden bir örnek daha vereyim, Orman adlı eseri gibi. Şöyle bir bakıyorum da özellikle Orman'da korku var gibi oluyor alakası yok, şu Myron serisini ele alıyorum, gerilim var gibi diyorum, yine alakası yok. Peki ne var? Harlan Coben Style var. Evet, Coben'in stili hakikaten bence tek ve benzersiz. Ama bunu kalite veya mükemmellik anlamında demiyorum. Örneğin Coben okuyan biri zorlanmadan okuyabiliyor kitaplarını ve su gibi akıyor. Bakın riya olmasın şu eser 1 günde bitti.:)
Ama tabii bu arkadaşın eserlerini okuyan kişiler 1 ay sonra ne okuduğunu unutur. Dezavantajı o yani:) Özellikle Myron serisi. Konu, kurgu hafızadan gider ama manyak Win gibi karakterler gitmez. Tekil romanlar, biraz daha kalıcıdır, Eau de Parfüm gibi. Romanların anlatım tarzı ise başta hızlıca bir giriş yapar, cinayet, kaçırılma gibi. Bunlara ek olarak da ileride de bu kişilerin bu olaylarla bağlantısı çıkacağı için, bu kişiler de hemen tanıtılır. Tamam her şey kolay ama işte bundan sonra başlıyor macera. Yok şuydu, yok buydu diye ilerler roman ama okuyucu asla işin içinden çıkamaz tabii. Son 40 sayfada ise olaylar anlam kazanır ve başkarakter tarafından herkesin foyası çıkartılır, tek tek meydana dökülür. Ak koyun kara koyun belli olur kısacası. Harlan Coben okuyun, mutlu olun!:)