Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir yazıya nasıl başlanır? İlgi çekici Orhan Pamuk cümlesiyle mi; romanına başlarken aylarca ilk cümlenin hesabını tutan, aylarca ilk cümleyi nasıl kuracağının ateşiyle yanan Hasan Ali Toptaş cümlesiyle mi? Yoksa bir yazı, bir ilk cümle İlhan Berk’in yıllar önce okuduğum “Yazmak Öldürmektir.” düsturunca mı yazılır? Yazmak, yazı veya bir metni oluşturmak için neler gereklidir? Ben bir yazıyı yazabilmek için İlhan Berk’in “Yazmak Öldürmektir” sloganını veya nasıl diyeyim “Yazmak Öldürmektir” önerisini dikkate alırım. Yazmak, içimizdeki yendiğimiz düşünceleri, duyguları bir kağıda, bir telefon ekranına, bir bilgisayar ekranına dökebiliyorsak yazmaktır. Gerisi laf-ü güzaf, laf salatası, laf kalabalığı veya eskilerin dediği gibi mugalatadır. Bir eylül günü, sevgiyle, aşkla şehrin sokaklarında gezebilirsiniz. Bir ekim günü Erkan Oğur konserini dervişane bir edayla dinleyebilir, izleyebilirsiniz. Bir aralık günü karlı bir güne uyanabilirsiniz. Denize karşı ve okullarınız tatil. Bir başka ay veya aylarca en güzel tiyatro oyunlarını izleyebilirsin, izleyebilirsiniz. Aylar ve aylarca en küçük bir mutlulukla mest olup “İyi ki yaşıyorum nefes alıyorum.” diyebilirsin. Tenekeci’nin dediği gibi “Tanrım Leyla çok güzel olmuş / Keşke ölmesem” diyebilirsin. Ama o gün geldiğinde Leyla, belki tasavvufi bir edayla yokluğa karışır, o dervişane ezgilerin sesi eskisi gibi yüksek gelmez, yollarda sevgisiz, aşksız, Oktay Akbal’ın Aşksız İnsanlar öyküsündeki bahsettiği gibi duygusuz, yalıtılmış bir gözle vitrinlere bakabilirsin. Yazmak öldürmekti, değil mi? Yazmak, cümlelere dökülünce o rahatsızlık verici, huzursuz edici duyguları öldürmekti. Bugün o duyguları yok ettik belki. Nefessiz kalmasını sağladık ve öldürdük. Varolsun yazılar ve varolsun dostluklar.
··
23 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.