Gönderi

328 syf.
·
Not rated
·
Read in 42 days
Proleterya, Propaganda, Faşist Dönem İtalya. Pastörize edilmiş halkların, harmanlanırken birbirlerini bir kez de kendilerinin ezdiğini, sistemin üç ayaklı çiğneyicileriyle de bu işi pekiştirdiğini gösterir kitaptır. Faşist devirde İtalyan köylülerinin hoşnutsuzluktan hoşnutluk duymaya geçiş evreleri anlatılırken, arada sesi klise tarafından kıstırılmış fakir köylülerin şaraba ekmek banışlarının hikayesi. Nitekim her ülke ve her yerde olduğu gibi sistemlerin ezici gidişine dur diyen, demek isteyen insanlar çıkıyor elbetteki. Don Paolo ya da gerçek adıyla Spina bu gençlerden biri, genç denebilirse... Tanınmamak için suratını yaşlandırıp devrim hareketlerine rahip elbisesiyle devam eden, bir bakıma kiliseyi de devrimin içine yerleştiren devrimci. Yazarın o kadar samimi bir anlatımı var ki kitabı bir an elinizden bırakırsanız bunun o devrimcilere ayıp olacağını düşünmeye başlıyorsunuz. Hele ki Burhan Arpad' a çeviri için hakkını teslim etmek şart. Savaşların her zaman bir yıkım barındırması kaçınılmaz ve yazar "" Savaş zamanlarinda evlenmek, dikenler arasına tohum ekmeye benzer "" (syf 11) diyor. Günümüze bunu uyarlarsak doğan her çocuk, dikenler arasında bir gül, bir çiçektir. Öyle ki ""tek dişi kalmış canavar" ülkelerin barış götürme adına gittikleri yerlerde o çocukların geleceğini çaldığı bilinmektedir. Emperyalizmin had sahfaya çıktığı tarih belki de şu AN yaşadığımız çağa gelmektedir. Her tarafta evrensel dilin sömürge fareleri varken ve onlar suçsuz coğrafyaların eksenlerini kemirirken o yerlerin çocuklarına bakıp nasıl gülebilir insan. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk ne güzel sòylemiş: "Bir ulus kendi gücüne, yalnız kendi gücüne dayanmazsa, şunun bunun oyuncağı olur." Bugün içinde savaş barındıran tüm ülkeler ulusunun gücünden uzaktadır. Toplum olarak bir olunmadığı müddetçe de bu sömürülüş her zaman devam edecektir. Yarının ve bugünün çocukları adına, dünya savaşların olmadığı bir yer olsun. Bu nadir bulunabilecek güzellikteki kitabı herkese tavsiye edebilirim. Saygılarımla....
Ekmek ve Şarap
Ekmek ve ŞarapIgnazio Silone · Evrensel Basım Yayın · 200261 okunma
··
222 views
Gökhan okurunun profil resmi
Şaraba ekmek banma (priç astiye) aslında paganlardan kalma bir gelenek ve İsa'dan çok önce de vardı. Şarap Tanrısı Dionysos a hürmet edilerek yapılan bir ritüeldir ki, paganların İsa'dan önce dahi bu tören sırasında şaraba ekmek banılırken; "eti etimize, kanı kanımıza" demeleri de gayet ilgi çekicidir. Hristiyanlar da günümüzde bile aynı cümleyi kurarlar. Konuyla belki alakasız kaçtı ama yazayım dedim :) Bir de güzel inceleme için teşekkürler :)
Metin Pir okurunun profil resmi
Sen yazınca hiç alakasız olmuyor Gökhan hocam. Bunu bilmiyordum gerçekten. Şu an merak ettim gerçekten bir göz atmalıyım:) Kanı kanımıza, gerçekten bu kitaptaki insanlarla çok uyuşuyor Asıl ben teşekkür ederim bu güzel ve yine bilgilendirici yorum için :)
18 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.