Gönderi

256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
İncelemeye direk bir alıntıyla başlayalım. <<Herkese hitap eden kitaplar daima pis kokan kitaplardır: küçük insan kokusu sinmiştir üzerlerine. Halkın yiyip içtiği, hatta ibadet ettiği yer pis kokar. Temiz hava solumak isteyen, kiliseye gitmemeli.>> Bu aforizmadan da anlaşılacağı üzere Nietzche kitaplarını: az sayıda insana -benim anladığım- felsefeyle uğraşan kişilere yazar. Bundan dolayı da her cümlesini anlamak için bir ömür gerekebilir. Bundan hareketle bu kitap ve Nietzshe felsefesi etrafında anladığım kadar yazmak istiyorum. Kitabın önsözü, diğer bölümler hakkında sizi neyi beklediğinin kısa bir özeti aslında. Avrupa, medeniyet, filozoflar, erdemler, etik değerler, köleler ve efendiler hakkında bir kitap. Kitabın amacı, okurların hayatını değiştirerek, değerlerin yeniden değerlendirilmesini sağlamak. Yazara göre, yaşamı değersiz bir yer olarak gören düşünce Platona kadar uzanır. <<Doğrusu Platon‟un yaptığı gibi ruhtan ve iyiden söz etmek, hakikati baş aşağı çevirmek, onu kafa üstü tutmak ve bütün yaşamının temel koşulu olan gerçek görüşünün kendisini yadsımak demek oluyor; evet şimdi bir doktor gibi soralım: Geçmişin en sevgili ürünü başına bu bela hastalık nasıl geldi? Yoksa şu kötü Sokrates mi çarkına okudu onun? Gerçekten Sokrates gençliği kötü yola iten biri miydi? Ama Platon‟a karşı savaş ya da halk için daha basit söylersek, bin yıllık Hristiyan – kilise baskısına karşı savaş – çünkü Hristiyanlık halkın Platonculuğudur. Avrupa‟da yeryüzünde daha önce eşi görülmemiş bir ruh gerginliği yaratmış bulunuyor.>> İlk bölüm okuması zor da olsa zevkli bir bölümdü. Nietzsce’nin felsefe üzerine okudukları, bildikleri ve filozoflar hakkındaki düşüncelerini buluyoruz. Hakiki dünya ile görünür dünya arasındaki ikiliğe vurgu yapılıyor. Metafiziğe karşı geliştirdiği düşünceleri bu bölümde buluruz. <<Metafizikçilerin temel inancı, değerlerin zıtlığına duyulan inançtır.>> Bilişsel özelliklerimiz artığından itibaren dünyayı hep iyi ve kötü olarak algılıyoruz. Bu karşıtlık örneklerini çoğaltabiliriz: güzel,çirkin; yararlı ve zararlı gibi.. Bu kitabın ismi zaten kitabın yapmak istediğini açığa çıkarıyor “İyinin ve Kötünün Ötesinde” düşünebilme. “Geleceğin felsefesine giriş”. Peki bunu nasıl sağlayacağız? “Değerleri yeniden değerlendirerek” yani başkalarının güç istencine tabi olarak yaşamak yerine kendi değerlerimizi oluşturmalıyız. Kitabın son bölümlerinde etraflıca değindiği gibi burada kastettiği “idealizm çukuru” dur. Kilisenin bizim doğamıza set çıkarak oluşturduğu kurallar yanında demokrasi, sosyalizm, anarşizm, faşizm gibi ideolojilerde bizim oluşumumuza set çeker. Hepsinin ortak amacı <<insanı bir sürü hayvanına>> çevirmektir. Felsefesinin en önemli konularından biri olan “Güç İstenci” ne giriş yapılıyor. Özellikle “Darwinizm” dünya görüşünü paylaştığını düşüyorum. <<Herkes dünyanın güç ve arzudan ibaret olduğu düşüncesiyle yüzleşmek zorundadır>> Güç İstenci hakkında daha ayrıntılı yazıları vardır. Bu kitabın temelini ise Efendi ve Köle ahlakının oluşturuyor. Biraz anlatmaya çalışayım. Köle Ahlakı: başkalarının erdem kabul ettiği değerleri olduğu gibi alan yani verili bir ahlak anlayışıdır. Bu kişiler kinli, zayıf karakterli insanlardır. Kendi dışındaki insanlara odaklanırlar. Yani sürekli bir kıyas içindedirler. Hayatta yaptıkları şeylerin beğenilmesi endişesi içindedirler. Sayıları kesinlikle fazladır ve “efendilerden” de zekidirler. Bu zeki olma durumları, efendilerin oluşturduğu kendi ahlaklarını değersizleştirme çabası içinde olmalarından kaynaklanır. Efendi Ahlakı: kendi değerlerini yaratan, kişinin kendisine odaklandığı bir ahlak anlayışıdır. Efendiler, kendilerine güvenen, güçlü kişilerdir, özgür tinlilerdir. <<Kölelerin bakışı güçlülerin erdemlerine yetersizdir: kuşkulu ve güvensizdir, orada saygı duyulan her türlü “iyiye” karşı güvensizlikle incelmiştir,- oradaki mutluluğun sahici olmadığına ikna edilebilir. Bunun tersine, varoluşun acılarını hafifletmeye hizmet eden özellikler öne çıkartılacak ve ışığa boğulacaktır: merhamet, iyilik seven, yardımseven el, sıcak kalp, sabır, çalışkanlık, tevazu, nezaket, saygı görür burada.-, çünkü bunlar varoluşun basıncına dayanmak için en yararlı nitelikler ve handiyse yegâne araçlardır>> Şimdi kitabın ben de hissettirdiklerini anlatmak istiyorum: Bir sürü insanı olmadığımı düşünürken benim savunduğum değerlerin de ‘verili’ bir değerler sistemi içinde olduğumu anladığımdan dolayı Nietzsce’ye göre bariz bir ‘sürü' insanıyım. <<Merhamet, acınan kişi üzerinde iktidar uygulamasıdır.>> Şeklindeki erdem olarak nitelendirilen değerlere saldırışları son derece kışkırtıcı. Kitabı okurken sürekli bir sorgulama hissi yaşadım. Kendi hayatımı yaşamıyormuş gibi geldi. Ama bu bir depresyon haline sevk etme şeklinde değil daha çok bir uyanma şeklinde gerçekleşti. Dostoyevski okurken de böyle hissediyordum. Ama olay örgüsü bulunmayan bu aforizmalar bir tokat etkisi yaratıyor. Sorgulamalı okumalar.
İyinin ve Kötünün Ötesinde
İyinin ve Kötünün ÖtesindeFriedrich Nietzsche · İş Bankası Kültür Yayınları · 20174,784 okunma
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.