Şiir gibiydi ‘adınla çağır beni’.yaşanılan,kelimelere dökülen,hayal edilen duygular çok tazeydi.Bu duygular sadece Elio ve Oliver ‘a ait değil bize de dokunuyor.Söz konusu olan kitaplar,şarkılar..Büyülü bir atmosferin ortasına bırakıyor sizi ve izlemeye başlıyorsunuz.Hem bir o kadar içindesiniz olayın “öyle yapma,şunu yap,bunu söyle” diyecek kadar,ve bir o kadar da dıştan bakan bir gözlemcisiniz “tamam anlıyorum.zaten en mantıklısı da buydu” şeklinde düşünecek kadar.