Gönderi

464 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
"O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı. Aşk mevsimiydi ve karanlik mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için hiçbir şey yoktu önümüzde; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o günler, tıpkı şimdiki gibi o kadar uzaktaydi ki, kimileri iyi ve kötü şeylerin üstünlük derecelerini karşılaştırdığında, o günlerin gelmiş gecmiş en iyi günler olduğunda ısrar ediyorlardı." Iki Şehrin Hikayesi; Fransa Devrimi, eşitlik, özgürlük ve kardeşliğe kavuşma mücadelesi olarak sıklıkla karşımıza çıkar. Ancak, bundan daha fazlası vardı; Kan. Charles Dickens'in göstermeye çalıştıgı şey, devrimin altında yatan ironi ve bir fedakarlığın mücadelesiydi. Fransız aristokratları uzun süredir ezilen vatandaşlığa sahipti. Artık sivillere yükselme ve hak ettiklerini talep etme zamanı gelmişti. İnsanoğlunun en kutsal ideallerine dayanarak kanlı bir devrim talep ettiler. İroni, barışçıl bir yaşam için öne çıkanların, kan dökmek için can atmasıydı; Therese Defarge. İnsanları ölüm cezasına çarptıklarında ideallerini unuttular. Devrimden önce ve sonra yaşanılan haksız yargılanmalara güzel örnek; Doktor Manette, Charles Darnay-Evremonde Charles Dickens kitapta Fransa ve Ingiltere'ye atıfta bulunur. Kitabın iki ana karakteri için bir metafor olabilir. Sosyal sınifın farklılaşmasına ve toplum uzerindeki etkileri gösterir. İnsan doğası ve insan deneyimlerinin karmaşıklığı üzerinde durur aynı zamanda güzel bir aşkı konu eder. Siz ne kadar fedakar olabilirsiniz? Sorusunu sordurtan, İhtilal öncesi ve sonrasına ışık tutan, bir özverinin tavan yaptığı kitabı beğendim; Etkileyici ve güzel bir sona sahip.
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202359.7k okunma
··
4 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.