Gönderi

134 syf.
·
Not rated
·
Liked
Bu incelemem değerli
K.
K.
'ya ithaftır. Eskiden her şey daha yavaş değişirdi sanki. Türkiye’nin en zengin beş ailesini alakalı alakasız kime sorsanız; Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, Yaşar, Çavuşoğlu ya da Ercan ailesi derdi. Ben bu tür gereksiz bilgileri iyi bilirdim. "Komprador burjuvaziye" hem kızar hem onları takip ederdim. Aslında iyi bir gazete okuru istemese de öğrenirdi bunları. Aralarından garip adamlar çıkardı. Mesela Şakir Eczacıbaşı ailenin 2. etkin üyesiydi. Spor, sanat Allah ne verdiyse ilgilenir, bolca para harcardı. Eczacıbaşı Basketbol takımı bir ara memleketin en iyisiydi mesela. Fotoğraf sanatına yaptığı destek inanılmazdır. Ya sinemaya ya edebiyata? Dudak bükerdik ama. Burjuva ya. Mesela rahmetli Onat Kutlar (ölümü terörün ne kadar kör bir bela olduğuna en iyi örnektir), büyülü gerçekliğin bırakın TC’de, dünyadaki ilk yaratıcılarındandır ve Latife Tekin daha doğmadan belki de yayınlamıştı İshak’ı, aslında esas işi sinemadır. Türk Sinematek'i, Şakir Eczacıbaşı’nın maddi ve entelektüel desteğiyle, OK tarafından kurulmuştu. Biz yine dudak bükmüştük. Edebiyatı da çok severdi Ş.E. Dergiler çıkartırdı. Bir de, George Bernard Shaw hayranıydı adam. Bu aldığı Anglo-Sakson eğitimdendi galiba. Adam Anglo-sakson'un TC temsilcisiydi mübarek. Shaw, berbat bir romancıdır. Romanları beş para etmez. O. Pamuk’un Nobel’ine dudak bükenlere duyurulur. Ama iyi oyun yazarıdır. Temaların çoğu devşirmedir. Ne akıllıymış be adam! Mesela Pygmalion Yunan mitolojisinden devşirmedir. Çok temel bir insan özelliğini anlatır. Kendine, kendi yarattıklarına hayran olma. Oyun, Kıbrıslı bir heykeltıraş olan Pygmalion’un kendi yaptığı bir heykele âşık olmasına dayanır. Bu oyunu 1912’de yazar Shaw. 1938’de filmi çekilir. Yer yerinden oynar. Oscar (o zaman adı Oscar mıydı bilmem. Siz bakın bakalım, Bette Davis Oscar emmisine benzetmiş miydi heykeli?) dahil tüm sinema ödüllerini süpürür film. Konusu, bir sesbilimci olan sosyeteden Higgins, İngiliz dilinin diyalektiği üstüne uzmandır. Yeter ki yanında bir cümle edin, nerden geldiniz nereye gidiyorsunuz, alayını anlatır size. O derece yani. Kaba saba konuşan çiçekçi kız Eliza’yı bulur. Üstünde çalışır ve onu bir sosyete güzeline dönüştürür dil üzerinden. Sonra ne olur biliyor musunuz? Pygmalion’un kendi yaptığı heykele âşık olması gibi, o da Eliza’ya aşık olur. Gelelim şimdi benim bu eseri neden incelediğime. 1938’de İngilizler filme çekerler. 1942’de ise Adolf Körner bizde yapar eserin filmini. İsmi Sürtük’tür. Hulusi Kentmen ilk bu filmle girer sinemaya. Töbe izlemedim bu versiyonu. Adolf Körner Çekoslovakya'dandır, ama İstanbulludur bana göre. Derler ki, Körner geri kalan hayatını İstanbul’da Elhamra sinemasında gişe memuru olarak tüketti. Ocaklardan yırak. Yahu ne bereketli bir konuymuş bu! Sonra, 1960’da Aslan Yavrusu ismiyle çekildi tekrar. Orhan Günşiray-Leyla Sayar oynadı. Bitmedi! Bir de Sürtükler devri var. Senaryosu Shaw’dandır yine, ama ona omuz atarlar billahi. Filmlerin ismi Sürtük’tü yine. Konu aynı. Çiçekçi çingene kız. Ama dilbilimci değil, gazinocu patron vardır sahnede. Ekrem Bora aynı patron, peş peşe bir Türkan Şoray ardından Hülya Koçyiğit çevirir sonra. Asıl esas oğlan sırasıyla Cüneyt Arkın ve Göksel Arsoy’dur. İlki siyah beyaz ikincisi renklidir. Ama ben Sultan’ın oynadığının hayranıydım (Ertem Eğilmez). Sultan’ı Yeşilçam’a hediye eden senaryodur. İzleyin, dikkatli ama, öyle göndermeler var ki vallahi parmak ısırtır. 10:30 dakikada öyle güzel laflar eder ki, hakkaten ya, demezseniz para vermeyin. 1965’te çevrildi ben 1969-1970’te izlemiştim. Ben bu sahneyi belki bir on kez izlemişimdir. Diyeceksiniz ki, youtube mu vardı, nasıl oldu da o kadar çok seyrettin? Bir İstanbullu Ökkeş vardı Kilis’te.(Bir kere görmüş İstanbul'u. Ben de İstanbul'danım ya çok severdi) Sinemada makinistti. Bir de Beyrut’tan gelme şekerlemeler vardı bizde. Takas işte ))) Ertem Eğilmez zekidir Allah için. Gelenek-Batı çatışmasını iyi görür. Sultan’ın sesine bayılmıştım. Meğer onun değilmiş. Eskiden sessiz çekilir, stüdyoda seslendirilirdi filmler. Hiçbir ses artistin kendi sesi değildi. Sultan’ın sesi kimindi? Buna bir cevap beklerim sizden. “Rızkımıza engel oldun ama aşkımıza olamayacaksın.” Sözünü yaklaşık elli yıldır aklımda tutuyorum. Meğer son zamanda Gönülçelen dizisi varmış, o da aynı konuyu işlermiş. Şu Shaw’a bak yahu, sen tut Yunan mitolojisini işle, adını ölümsüz yap! Zeka bu değilse nedir?İşte ben bu nedenle postmodern edebiyatı çok seviyorum. Ne alaka demeyin, düşünün? youtube.com/watch?v=0oKzbvn... film bu. Bir soru daha, Sultan filit der kuaförde. Sizce nedir bu filit?
Pygmalion
PygmalionBernard Shaw · Dover Publications · 1994318 okunma
··
1,041 views
Erhan okurunun profil resmi
Eline sağlık Metin Hocam :) Ben severim Bernard Shaw'u, Anglo-Saxon eğilimimden herhalde :) Sonuçta hem Nobel, hem Oscar alan tek insan, göreceli de olsa:) Gerçi oyunlarını biliyorum sadece ben. Yalnız Pygmalion'dan söz açıp, çoğu erkeğin ilk aşkı Audrey Hepburn'ü anmamak olmaz normalde. Türkan Şoray unutturdu galiba :) Sesi Belkıs Özenerek diye kalmıştı aklımda, google'dan baktım, Nevin Akkaya'ymış. Filiti de gerçekten bilen birisi söylesin artık, benim gibi kopyacılar değil. Teşekkürler bu güzel zaman yolculuğu için :)
Metin T. okurunun profil resmi
Evet Erhan hocam, hem Nobel hem Oscar alan tek adam kendileridir. :))) Başta İngiltere, Almanya, Hollanda, Finler hariç tüm İskandinavlar, Danimarka gibi bu uluslar, devrim denilen zilleti yapmamış (Bu benim fikrim elbette), gece gündüz başlarına taktıkları komik perukla her düşünceyi günlerce tartışmış, sonuçta tüm değişimi evrimle yaşamışlar. Latin ve Slavlar gibi kendi halklarının talebine kulak tıkayıp sonra da onları kıyımdan geçirmemişler. ABD'yi de sayarsak şayet, Amistad gibi bir davayı bile ta 1839'da gündemine alabilmiş, eski başkan John Quincy Adams'ın (yanlış hatırlamıyorsam avukatları kölelerin) savunmasıyla köleliği mahkum edebilmişler. Başka halklarla değilse de kendi halkıyla barışık yönetimler hep onlarda olmuştur. Amistad'ın Türkçe versiyonuna baktım da Viki'de "1830'ların ABD'sinde sanayileşme yanlısı kölelik karşıtları ile güneyli toprak sahiplerinden oluşan kölelik yanlıları arasında hızla yükselen ve ilerleyen yıllarda Amerikan İç Savaşı'na yol açacak olan gerginliği işleyen bir filmdir." yazıyor. Ne kadar gerçekten uzak. Neyse. Erhancığım, Adalet Cimcoz'du. En hüzünlü tonunu sesinin, yine Türkan Şoray'la, L.Akad'ın Vesikalı Yarim'inde kullanmış olmalı. Erken ayrıldı rahmetli. Filmin finali ezer yüreğini insanın. Hep derim, eğer bir melodramsa film, müziği illa da Muhayyer Kürdi olmalı diye. Güzel bir pazar dilerim.
K. okurunun profil resmi
Siz başınızın içinde bir kütüphane taşıyan insanlardansınız Metin Amca. Ama bildiklerinizle alçakgönüllülüğü elden bırakmayışınız ve bizleri de bilgilendirmeniz, bilgilendirirken de neşelendirmeniz, sizi diğer insanlardan ayırıyor. Yine bir sürü bilgi verdiğiniz ama yer yer bol bol da gülümsettiğiniz bir inceleme yazmışsınız. Bana ithaf ederek de onurlandırdığınız için teşekkür ederim. :)
Metin T. okurunun profil resmi
Sen var ol Kübracık. Ne güzel sözler etmişsin yahu. İnşallah hak ederim onları.
1 next answer
K. okurunun profil resmi
Filit: Yeni dikilen bağ. Ama sprey sıkılırken bu sözcükle bir anlam kuramadım. :)
Metin T. okurunun profil resmi
Madem ki sana ithaf ettim, sana cevabı yazmalıyım. Dedim ya, o zamanlar her şey çok yavaş değişirdi. Şirketlerin ürünlere verdikleri isimler o ürünlerin genel ismi olurdu. Kleenex effect-diyorlar buna. Kağıt mendil demeyip Selpak, ateş düşürücü demeyip aspirin dememiz gibi. Filit bir haşere ilacı markasıydı bizim zamanımızda. Sinek ilacı ver demez, bir filit ver abi derdik bakkala. Markası ne olursa olsun, filiti alır eve giderdik. Sultan spreyi görünce filiti hatırlıyor. :))))
4 next answer
Bu yorum görüntülenemiyor
Anıl okurunun profil resmi
Metin Hocam geçenlerde benim bu kitabın okuma durumuna yorum yapmandan anlamalıydım sağlam bir yazım geleceğini.:) Ben ne dizisini izledim ne de filmini lakin kızın değişimi, adamın bu değişim karşısında hayranlığı ve dolaylı yoldan kendine olan aşkını büyük bir keyifle okumuştum. Garip adam doğrusu, koskoca Sezardan komik, babacan bir adam çıkarmıştı. Diğer iki oyununu okumadıgıma pişman oldum şimdi. :) ellerine sağlık değerli abim ömrüne bereket.:)
Rıdvan okurunun profil resmi
İncelemeleri derle kitap çıkar hocam :)
Metin T. okurunun profil resmi
Önce kendi kitaplarımı :))) Var olun efendim.
2 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.