Gönderi

Clements, üstün zeka ve matematik üzerine çalışmalar yapıyordu. 1983 yılında ünlü gazetelerin bir tanesinin ilk sayfasında "7 yaşında matematik dehası" isimli bir haberi gördü. Çocuğu tanımak ve ona testler uygulayarak ne düzeyde olduğunu öğrenmek istiyordu. Ailesi ile kontak kurdu ve bir randevu aldı. Çocukla karşılaştı çok mutlu, sevinçli bir çocuk olduğunu fark etti. Ailesinden aldığı ilk bilgi 2 yaşında Susam Sokağı'nı izleyerek okuma-yazmayı öğrendiğiydi. Şaşırmıştı! Annesi bilim-matematik öğretmeni ve baba ise doktordu. Onlara çocuğun eğitiminde nasıl destek olduklarını sordu. Annesinden aldığı cevap enteresandı: “Matematik ya da bilimle ilgili bir şey öğrenirken ne yapılmasının söylenmesinden hoşlanmıyor, biz ona uygun kitapları öneriyoruz o onları istediği şekilde okuyor. Genelde okuldan geldikten sonra köşesine geçer sevdiği bir matematik kitabını alır 3-4 saat okur." Çocuk henüz 8 yaşındaydı ve Clements ona zamanın önemli testlerinden biri olan "İşlemler Testi" ni uygulamaya karar verdi. 12 yaşında bir çocuğun 60 soruluk bu testte ortalama 53 yapması beklenirdi ama bu çocuk 60/60 yaptı. Clements bu testi defalarca uygulamış olduğu çok parlak çocuklarda bile sonuç 57 üzerine çıkmamıştı. Şaşırdı! Çocuğa açık uçlu sorular sormaya karar verdi. Sorduğu problemler sözel matematik problemleri idi ve çocuk hiçbir kağıt kullanmadan 8 sorunun hepsine doğru cevap vermişti. Bu testi defalarca uygulamış, ancak daha önce tamamına doğru cevap veren 12 yaş grubunda bile hiç kimse ile karşılaşmamıştı. Bu sefer üç boyutlu nesnelerin döndürme-ötelemeleri üzerine bir test uygulamaya karar verdi. Aldığı sonuç yine ortalamaların çok üzerindeydi ama fark etti ki görsel işlemleme becerisi çok yüksek de olsa asla bir analitik düşünme becerisi kadar değildi. Çocuk analitik çözümleri daha çok seviyordu. Çocuk, doğru yönlendirmeler doğrultusunda matematikte çok ilerledi. Tarihte, uluslararası Matematik Olimpiyatında tam puanla madalya kazanan en genç kişi oldu. 9 yaşında liseyi, 13 yaşında üniversiteyi bitirdi ve 19 yaşında doktorasını tamamladı. Şu an dünyanın en zeki kişilerinden biri ve en iyi matematikçisi olarak gösterilen Terence Tao, kimsenin çözmeye cesaret edemediği problemleri çözmesiyle ünlüdür. Yeteneklerinin doğuştan var olduğunu düşünür müsünüz bilmem ama matematiğin Nobel Ödülü sayılan Field Madalyası'nı 2006 yılında kazanmıştır. Kendisi ile yapılan bir röportajda "Anneannem camları silerken camlarda kalan deterjan taneciklerine sayılar dediğimi hatırlıyorum." demiştir. Sizce matematikçi olması ve problemleri çözmesi sadece ama sadece doğuştan getirdiği özelliklerle açıklanabilir mi? Öyle görünüyor ki çok iyi yapılandırılmış, dikkatlice takip edilmiş bir eğitim hayatı olmamasına rağmen kendi özgür dünyasında yaptığı seyahate izin verilmesiyle müthiş başarılara imza atmıştır.
·
6 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.