Gönderi

250 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 12 days
Alıntılar: #28455381 #28455452 #28455564 #28455768 #28455874 #28456024 #28456205 #28456291 #28548143 #28548370 #28548514 #28548945 #28713932 #28713987 #28714127 #28714417 #28714695 #28714866 Zamyatin,bu kitabı için kaleme aldığı önsözün son paragrafına şunları yazmış; "... Zeki bir Alman "Filozof aptal olmaya mecbur değildir." demişti. Okur da mecbur değil. Ben yürümenin, marş adımı atmanın ötesine geçip uçabilenler için yazdım." Çocukluk yıllarında,kaldırımda yürürken,adımlarınızı kaldırım taşlarının dizilişine göre ayarlamaya çalıştığınız oldu mu? Ya da... Yanınızda yürüyen büyüğünüzün ya da arkadaşınızın adımlarına uygun ayarlamaya çalıştığınız oldu mu? Bunlar özgürlüğünüzü kullandığınız açık kararlardır.Kendi isteğiniz doğrultusunda dış şartlara uygun hareket etmek. Ancak kendi iradenizle uyum sağladığınız bu adımlar,farklı bir dış etkiye mecburen uyma durumuna girince hür kararlarınız sekteye uğrar.En basit örnek olarak: Askersiniz ve tören yürüyüşü hazırlığı yapacaksınız.Adımlarınızı başınızdaki kişinin komutlarına göre ayarlamak zorundasınızdır. Ya da... Küçükken yolda yürürken ebeveyninizin daha hızlı yürümenizi veya koşmamanızı söylemesi. Düşünün... Kendi adımlarınızı özgür olarak,hür iradenizle, hızlı ya da yavaş,ritmik ya da düzensiz,uzun ya da kısa olarak atma imkânınız yok.Hep başka birileri adımlarınızın bu düzenini belirliyor,kendi belirledikleri adım atma düzeninin dışına çıkabileceğinize neden olacak her durumu ortadan kaldırıyorlar.(Örneğin:Kaldırımları taş yerine beton yapıyorlar ya da kaldırımları tamamen söküyorlar...) Size her yerde,her koşulda kendi planladıkları şekilde adım atmanızı söylüyor ve eğer bu şekilde adım atmazsanız bacaklarınızın kesileceğini söylüyorlar. Evet.Sağlıklı bir insanın yapabildiği en kolay fiziksel etkinlik olan yürüme eyleminin, bir zaman sonra sizin için can sıkıcı bir hareket olacağını ve işkence durumuna geleceğini söylemek herhalde kaçınılmazdır. İnsan;yüzyıllardan beri yerleşik düzende yaşıyor ve bu düzenin getirdiği zorunlu sonuçlarından biri olan yönetilme durumundan,yönetimden,devletten memnun olmaz, şikâyet eder,darbe yapar, devrim yapar...Memnun olan çok kişi olsa da memnun olmayan azınlık değişim için her şeyi yapar ve bunun sonunda da kanlar dökülür,canlar verilir. İnsanın toplu halde yaşadığı her yerde bu gibi durumlar ortaya çıkar.Ancak daha çok, yönetilenlerin özgürlüklerinin kısıtlandığı yönetimlerde..Çünkü doğamızda vardır bu.Hisseden, düşünen,inanan...varlıklar olduğumuz için farklıyızdır.Sabit tutulmaktan,irademizin ve özgürlüğümüzün kısıtlanmasından,rahat hareket edememekten, tek düzelikten...rahatsız oluruz. Şu da ilginçtir ki; birçok filozof, yazar... eserlerinde oluşturdukları ütopyalarda;özgürlüğü kısıtlayarak, eğitimleri buna göre düzenleyerek, hayatı bu tarzda oluşturarak ya da insanların duygularını, hislerini, düşüncelerini törpüleyerek mutlu bir halkın, herkes tarafından kabul edilmiş yönetimin oluşacağını aktarmış. Bunun mümkün olabileceğini düşünerek, bu şekilde yaşamaya heveslenenler olabilir.Ancak bu şekilde yaşamak insan olmak değildir.Duyguları, düşünceleri, hisleri, istekleri kısıtlanmış ya da belirli bir kalıba alınmış insan(!)(?) kendisini hissedemeyecek ve sonunda bir yerden patlak verecektir. Bunun dışındaki bir diğer konu da insanın, bireyin kendi kendini kısıtlaması.Çevresinde ulaşmak istediği, elde etmek istediği güzellikleri sınırlı bir alanda araması, dar bir çerçeveden etrafına bakması. Kişi kendisine böyle duvarlar belirledikçe, at gözlükleriyle dolaştıkça,kendi düşünce, duygu, ifade... özgürlüğünü kendisi bırakmış olur. Sizce bu gibi bireylerden oluşmuş bir toplum ne kadar özgür olur, ne kadar farkında olur, ne kadar ileriyi görür? Zamyatin diyor ki: "Yeşil paltolu adam sallanıp direklere tutunarak fenerle aydınlanan köprüye doğru ilerliyordu. Adama sordum:"Neyiniz var?" -"Cüzdanımı arıyorum, az önce işte şurada kaybettim" (-eliyle karanlıkta bir yeri gösterdi). -"Peki neden onu fenerin altında arıyorsunuz?" -"Çünkü burası, fenerin altı aydınlık, her şeyi görüyorum." Arıyorlar - ama kendi fenerlerinin altında. Ve herkesi de fenerlerin altında aramaya davet ediyorlar." ("Biz" İthaki Yayınları Sayfa 246)
Biz
BizYevgeni İvanoviç Zamyatin · İthaki Yayınları · 20209.4k okunma
··
67 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.