"Bunlar son şeyler, diye yazıyordu. Birer birer yok oluyor, bir daha da geri gelmiyorlar. Görmüş olduğum, artık olmayan şeyleri sana anlatabilirim, ama buna zaman bulacağımı sanmıyorum. Şimdi her şey öyle hızlı olup bitiyor ki ayak uyduramıyorum."
Yok oluşların ülkesi, her şey teker teker kayboluyor; düzensizlik ve kaos havası hüküm sürüyor burada, Son şeyler ülkesinde...
Baş karakter olan 19 yaşındaki Anna Blume, ağabeyi William’ı ararken kimseye, ama aslında herkese bir mektup yazıyor ve bütün roman Anna’nın yazdığı bir mektup şeklinde.
"Kaybolanı aramaya kalkışarak boşuna zaman harcamamak gerek. Herhangi bir şey bir kere kayboldu mu, gitti gider."
Biraz sönük bir roman. Bunda, romanın anlattığı dünyanın bir distopya olmasının da bir etkisi olabilir, fakat sayfalarca sadece çaresizlik anlatıyor ve dinamizm yer yer, kimi zaman çok geç geliyor. Ancak şunu söyleyebilirim ki roman, George Orwell’ın “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” adlı romanının biraz daha hafifletilmiş, özet hâli gibi görülebilir.
Tavsiye ediyorum, keyifli okumalaar.