"Eskidendi, çok eskiden...
Eskiden, bilgeler yönetirdi dünyayı, çok eskiden.
Ustalar konuşur, söz söylerdi, ibretlik. Cahil
cesaret etmez, cühela haddin bilirdi, ses
etmeyerek. Şairler şiir söyler, kopuzun kendinden
geçmişliğine, esrik bir lir eşlik ederdi mistik
tınılarıyla. Eskidendi çocuk, çok eskiden, henüz
bilgeler bizi terk etmemişken…
..........................
Savaşlar bile asildi eskiden çocuk! Şimdiki gibi bir
düğmeyle milyonlar yok edilmez, çoluk çocuk
katledilmezdi. Adam adama savaşılır, adam
adama anlaşılırdı. Barış; barış gibi beyaz,
savaş; savaş gibi kızıldı. Renkler asildi be çocuk,
asil ve beyazı çoktu eskiden… Çok eskiden, henüz
değerler bu kadar siyaha kesmemişken…
............................
Eskiden aç gözlü değildi insanlar. Ekmeği eliyle
böler, soğanı yumruğuyla kırıp, cücüğünü
birbirlerine ikram ederlerdi. İşte o kadar
zengindiler eskiden. Şimdi senin sofran zengin,
gözünse aç olacak çocuk, paylaşmayı
öğrenemeyeceksin. Eskiden, gönül tokluğu vardı,
kendisinin olmayana gözü değmez, gönlü
geçmezdi insanın ve hiç şimdiki kadar hırsız
değildi eskiden. Sen geç, çok geç kaldın be çocuk,
eskidendi tüm bunlar, çooook eskiden…"