Politik kurgu romanlarıyla adını duyuran Selman Kayabaşı’ndan ilk Türk devletlerinden bu yana bütün Türk devletlerinin istihbari yapılanmasını ve istihbaratın abisi derin devlet yapılanmasını anlatan aksiyon dolu bir kurgu romanı.
Ben ilk okuduğumda kurguyu gerçekle karıştırdım ve kitap işin içinden çıkılmaz hale geldi. Çünkü gerçekle kurgu içiçe anlatılmış, suikastler ve şifrelerle dolu olayları çözmek oldukça zor idi. Ara verip bir iki kitap sonra yeniden elime alınca haz alarak okumayı başarabildim..
Kurguya göre 2000 yıllık köklü bir devlet geleneği olan ve perde arkasında devletin gerçek sahipleri olduğu tasavvur edilen gizli bir yapı var. Türk devletlerinin fesih ve diriliş noktasında görev yapıyor. İşte bu gizli yapılanma:
TEŞKİLAT
Teşkilat'ın asıl misyonu Devlet-i Ebed Müddet ülküsünü yaşatmak.
Nizamülmülk’ten Mustafa Kemal’e kadar birçok isme; Teşkilat’ın gizli sancağı emanet ediliyor ve kimi Selçuklu’yu, kimi Osmanlı’yı, kimi de Türkiye Cumhuriyeti’ni kimi Pakistan’ı kurmakla görevlendiriliyor.
Peki bunlar gerçek mi kurgu mu diye düşündüğümde, kurgu dahi olsa derin devlet yapılanmasını sorgulattı bana. Türkiye'ye ve bölgedeki ülkelere karşı yapılan askeri/silahlı harekatların dışında ekonomik ve istihbarat operasyonlarını bozabilmek için ve devletin bekası için, devletlerin dış politikaya ve askeri hamlelere yön verecek bir derin devlete ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. Derin devletten kastım elbette mafyavari çeteler değil, devletin iradesi dışına çıkmayan, ülkeyi yönetenlerin emrinde, milletin meşru hizmetinde derin bir üst akıldan bahsediyorum.Çünkü dış devletler devlet destekli gizli cemiyetler yolu ile bunu yapıyorlar.
Kurguda tarihi de işlediği için o döneme ait bilgileri dipnotlarla okuyucaya aktarması yerinde olmuş, hiç bilmediğim duymadığım bilgiler edindim.Yazarın anlatımı gayet sürükleyici ve bir film tadında.
Bir de mistik çay muhabbetleri var, ben çok sevdim bu çay muhabbetlerini..
* ‘Çay üç'ün olduğu yerde içilir; bir sen, bir seni yaratan, bir de seni seven’,
* ‘Yunus'tan geriye kalan nedir?
Bir gönlü vardı baba, bir de gönlüne gömdüğü..
Bir çay içimlik demliği, bir demlik muhabbeti vardı..‘ gibi..
Selman Kayabaşı’nın kurgusunu ve anlatım tarzını sevdim, okumaya devam edeceğim, ilgili konulara merakı olan varsa tavsiye ederim..