''Gerçekten anlam veremiyorum insanlar ya ülke ikliminden dolayı tarafçı oldu bu sebeple taraf seçmek zorunda hissediyor ve anlamak istemiyor ya da gerçekten anlamıyor anlamasını sağlayan nöronlar hasar görmüş.''
''Yahu arkadaş yukarıda Cemal Süreya yı öven göklere çıkaran bir yazı mı görüyorsunuz siz'' verdiğin puan seni ilgilendirir elbette, ben bunun senin gibi tuhaf bulmam, lakin eleştirdiğin yazının cevabında 10'u yapıştıran bababaannen değildir diye düşünüyorum.
''...lütfen buraya biraz kafa yorun yanınızda birileri varsa destek alın bir şeyler yapın ama şurayı anlayın''
''Aptal aptal yorum yapanlara''
Evet, ben bu toprağın şairini, gerçeklerle ilişkilendirerek okuduğum için yanlış bir eylemde bulunmuş oluyorum, ama sen, sana katılmadıklarını ifade eden insanlara düpedüz hadsizce yazdığın ve kendi ruhunun rengini verdiğin şu cümlelerle yanlış bir eylemde bulunmuyorsun.
Şu yazının altında, bir tek kişiyi dahi, benim yazımın altına düşüncelerime katılmadıklarını ifade etmeyip, Anıl'ın düşüncelerine katılıp benim yazımı işaret ederek yorum yapan hiç kimseyi, ne yanlış görür ne aptal bulurum. Çünkü hepinizin bir kalbi, bir aklı ve bir kişiliği var. Asla, hiç kimseyi, kalıplara sokmaya çalışan insanlardan olmam, ben de bir gün o kalıplardan birine girmekten, buna zorlanmaktan korkarım.
<“Şairler, aydın kesimin bir parçasıdır. Onların zihnimize ve daha ziyade kalbimize paylaştıkları her fikir bizde bir iz bırakır, bizi değiştirir, bu az dahi olsa böyledir.ir.” Ey ahali duydunuz mu biz hayatın gerçekleriyle ilkin şairlerle, aydınlarla tanışıyormuşuz.> İlkin şairlerle tanışıyormuşuz, gerçeklerle. Ben böyle söylemişim. İlginç. İnsan, gerçeklerle şairler vasıtasıyla tanışır demedim.. Okuduklarımız bizde bir iz bırakır dedim. Daha küçük yaşlarda bu tür ifadelerin yer aldığı kitaplar, insanların zihin dünyalarının şekillenmesinde etkili olabilir dedim. Bunda bu kadar yadırganacak ne var, bilmiyorum. Yani bizler okuduklarından, izlediklerinden etkilenmeyen varlıklarız diyebilir miyiz? İnsanları, kendisine katılmayan insanları, ilk önce kurşuncu sonra aptal gören arkadaş, okuduklarından bu kadar etkilenerek yazdığın yazında kendini bir kez daha sorgula olur mu? Şu dahi bir etki-tepki yazısıdır çünkü.
''Cemal Süreyya’yı yedirtmem.''
''Modellere aydın diyorum çünkü ülkemizde bu konular açıldığında kusası gelen öyle bir topluluk ve bu topluluğun öylesine katı bir baskısı var ki, bana da bu modellere aydın demek düşüyor. Buluğ çağına giren, girmeyen ve girmek üzere olan her bir bireyi bu modellerimiz aydınlatıyor. Neden? İşte bu baskı yüzünden. Cinselliği, fanteziyi ve buna bağlı aksiyonları bahsini ettiğim aydınlardan öğrenildiği gerçeği sizi de ürkütmüyor mu? Beni fazlasıyla ürkütüyor.''
Evet, bunlar zaten o kadar naifçe cümleler ki hepsi, senin derdin hiç kimsenin harcanmaması.
Kendin söyledin, şikayet ettim o yorumu diye, şu -afedersiniz- ''ibne'' sözcüğünden bahsediyorum Ey Ahali! Yok sevmedim ben bu seslenişi. Biraz tüylerim diken diken oldu. Senin aşağıdaki yorumlarından sonra bana gelen yorumları taradım, o kadar çok kişiyle konuştum ki o gün, kim ne yazmış, hangi birini aklıma kazıyabilirim? Üstelik o yorumu sonrasında, Anıl okurun işaret ettirdikleriyle hatırladım. O okur arkadaşımız da aynen Anıl gibi, katılmadığı bir durumu, yoruma yazdı ve bazı ifadeler kullandı. Evet, keşke öyle kelimelerle ifade etmeseydi bunu. Yorumu şikayetle sildirdiği için, hatırlamam biraz zaman aldı ve bana kurduğu cümle ''Yalan söylüyorsun.'' Bir insanı, yalancı diye itham etmek, sanıyorum burada en çok sana yakışır.
Son senelerde, daha çok şiir kitapları okudum. Öyle güzel, öyle içli şairlerle karşılaştım ki. Aşkın o birbirinden binlerce farklı tanımı içinde, kelimelerde gökkuşakları gördüm. Şiir okumak, öyle lalettayin bir eylem değil. Şiir yazmak da öyle elbette. Ben Cemal Süreya'ya bu satırları neden yazdın! gibi bir anlamla eleştirmedim. Cemal Süreya bu toprakların en çok anılan edebiyatçılarından biri. Kadına bakış açısını, en çok onlar üzerinden değerlendirmek, yanlış bir eylem olarak değerlendirilmemeli. Üstelik son dönemde o kadar çok şairi okuyup düşündüm ki buraya ''okudum'' diye henüz işaretlemediğim, çünkü kitabını bitirmediğim başka nice insan var. Bir örnek daha vermek istiyorum: (Anıl kusura bakma, sen bu durumu biraz kim kimi yenecek tartışmasına döndürdün, ama ben zemini yine edebiyata kaydıracağım.) Edip Cansever de bir süredir Yerçekimli Karanfil (Toplu Şiirleri 1- Adam Yayıncılık) okuduğum biri. Kendisinin beğendiğim daha fazla satırı bulunmasına rağmen, onda da benzer bakış açısıyla yazılmış bazı satırlar mevcut, örnek olarak: ''Aşk duyan bir kadını/ Onun kişiliği olan memelerini'' Ayrıca uzun zamandır, ara ara elime aldığım Turgut Uyar'ın Büyük Saat'inin 399. sayfasındayım. Bir yandan Özdemir Asaf'ın Adam Yayınları'ndan çıkan Yalnızlık Paylaşılmaz isimli kitabını okumaktayım, o kitapta da Çiçekleri Yemeyin isimli kitabı da yer almakta. Son dönemde Ahmet Telli'nin Belki Yine Gelirim isimli şiir kitabını okudum ve o kadar beğendim ki, sözcüklerle ifadesi mümkün olursa bir gün, onun hakkında da yazmak isterim. Metin Altıok, gönlümün göğüne yerleşen şair... Ona olan sevgimi, dilimden geldiğince ifade etmeye çalıştım, şehvetin olduğu, cinselliğin olduğu satırlar az da olsa var. Çünkü bu da aşkın bir parçasıdır, lakin o satırlarda, kadının kadınlığını değil, bütün her şeyiyle sevildiği ifade edildiği bir aşk var. Bunların hepsiyle şiirler hakkında bir beğenim, bir düşüncem elbette oluştu. Tuhaf mı geldi? Olsun. Senin gibi bakmak zorunda olmadığım için tuhaf gelmesi sorun değil.
Bana ahkam kesme demiş. Bir yandan da incelememin altına yazdığım yoruma öfkelenen Anıl, bana ahkam kesme derken burada kendisi ne yapmış acaba? Ben ahkam kesmem. Ama üzerine konuşurum. 40 fırın ekmek derler ya hani, şiir alanında ben bunu yapıyordum. Sen de yap derim ama dün de dedim ya, gönül gözü meselesi.. Eğer bir gün yaparsan, gel yine konuşalım demeyeceğim Anıl. Seninle konuşmak yerine daha fazla okumaktır tercihim. Çünkü sen, karşındaki ile bir edebiyat tartışması değil, ahalili mahalili garip eylemlerdesin. Sen kendi düşüncelerini olur'layacak insanlarla konuş olur mu?
Dün Erhan Bey ve Osman Bey ile, erkekleri ve kadınları değerlendirme noktasında daha realist cümlelerle konuştuk. Benim için oldukça değerli bir sohbet oldu. Çünkü onlar, düşündüklerini, üstelik benden farklı düşündükleri konuyu, öyle ince, açık ve güzel ifade ettiler ki, bu tür bir konuşma benim ancak başımın tacı olur. Ama Anıl'ın yapmaya çalıştığı, kimseyi kurtarmak değil, birilerini çürütmeye çalışmaktır. İnsanın kalbi çürümesin vesselam.