Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

242 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Selçuk Şirin’i, bir aralar sosyal medya mecralarında paylaşım akımı oluşturan TED konuşmaları ile tanıdım. Bu tip popüler paylaşımlardan pek etkilenmemekle birlikte, bu paylaşımlar ilgimi çekti ve Selçuk Şirin’i daha fazla tanımaya ve takip etmeye çalıştım. Neticede yurtdışında yaşayan bir akademisyen ve Hürriyet Gazetesinin düzenli bir köşe yazarı olduğunu öğrendim. Çok düzenli olmamakla beraber yazılarını takip ettim. Selçuk Şirin’de ilk fark ettiğim, berrak bir zihin, objektif gözlem, gerçekçi analiz, analitik değerlendirme ve mantıklı çözüm üretme çabası oldu. Bir akademisyenin sahip olması gereken temel özelliklere sahipti. Özellikle de eğitim konusundaki görüş ve fikirlerinde. Sayıları seven bir akademisyen ve bu sayıları eğip bükmüyor. Sayıların sosyal anlamlarını doğru kavrayarak konuya yaklaşıyor. Selçuk Şirin’e dair ilk gözlemlerim bu olunca, bir insanı, düşün adamını doğru tanımanın yolunun onun kitabını okumak olduğuna inanan birisi olarak, bir Selçuk Şirin kitabı okumaya karar verdim. Gözüme çarpan ilk kitabı olan “Bir Türkiye Hayali” kitabını edinerek işe başladım. “Bir Türkiye Hayali” Selçuk Şirin’in ikinci kitabı. Yazarın ilk kitabı “Yol Ayrımındaki Türkiye”. Açıkçası daha önce fark etseydim bu kitabı okuyarak Selçuk Şirin külliyatına başlamak isterdim. Çünkü kitapta yer alan bir çok yazıda, söz konusu konuya, “Yol Ayrımındaki Türkiye” kitabında daha detaylı yer verdiğini belirten ibareler mevcut. Bu durum ister istemez konunun bütünlüğüne ulaşmak adına eksiklik yaratıyor. Kitap, beş ana bölümden oluşuyor; Toplum Üzerine Sayısal Denemeler, Eğitim Üzerine Sayısal Denemeler, Politika Üzerine Sayısal Denemeler, Kalkınma Üzerine Sayısal Denemeler, Çare Biziz. ABD’de yaşayan bir davranış bilimci ve gelişim psikolojisi uzmanının, Türkiye üzerine bu kadar sayısal veriye sahip olması, bunlar üzerinde düşünmesi ve yorum üretmesi ilginç. Yazılarından da fark edileceği üzere Selçuk Şirin beyin göçü yapmış sayılacak akademisyenlerden değil. Sanki gövdesi yurtdışında ama beyni buralarda kalmış gibi bir görüntüsü var. Kitapta birkaç yerde, güne Türkiye gazetelerini ve Türkçe sosyal medya mecralarını takip ederek başladığını söylüyor. Ayrıca ülkeye düzenli aralıklarla geliş gidiş yapıyor ve Türkiye’deki birçok üniversite öğrencisine tez ve proje danışmanlığı yapıyor. Tüm bu nedenlerle, söylediklerine gaipten gelen sesler olarak bakmak mümkün değil. Ot Dergisinin Nisan Ayı sayısında, derginin demirbaş yazarlarından Dücane Cündioğlu, bir insanın kendisini tanıması için bir miktar kendisi dışına çıkıp, kendisine dışarıdan bakması gerektiğini söylüyordu. Bu durum insanın ülkesini değerlendirmesi açısından da böyledir. Türk toplumu, kendisine ve ülkesine çok fazla içeriden bakan bir toplum. Rahmetli çetin Altan’ın söylediği gibi bizler “Türk’e Türk propagandası” yapmayı seviyoruz. Bu nedenle Selçuk Şirin gibi, evrensel değerlerle temas etmiş ve kendi toplumuna dışarıdan bakıp, bozuklukları ve eksiklikleri tespit edebilen kişileri önemsiyorum. Elbette ülke dışına çıkmak tek başına bir kriter değil. Bunu yapıp, ülkeye daha kapalı bakış açısı ile dönen çok fazla insanlara rastlamak da mümkün. Kitaba dönecek olursak, Selçuk Şirin’in Türkiye’ye üç temel çözüm önerisi var; Hukukun üstünlüğü, temel özgürlükler ve beceri bazlı eğitim. Bunların Türkiye’de neden ve nasıl eksik olduğunu da örnekleri ile açıklamaya çalışıyor. Türkiye özellikle son 10 yılda adalet, özgürlükler ve eğitim konusunda hızla geri giden bir ülke. Bundaki temel neden etken ise ülkenin, dünyadaki gelişmelerden kopan, kendi içine kapanan, kendi ideolojisini önemseyen bir topluluğun yarattığı bir türbülansa girmiş olması. Selçuk Şirin’in de bahsettiği gibi, Türkiye aslında belirli yönlerde gelişim gösteriyor. Devlet büyüyor, fiziksel kapasite artıyor, altyapı yatırımları hızlanıyor. Ama bunlar sosyal ve toplumsal yönlerle desteklenmiyor. Örneğin okul sayısı hızla artıyor, eğitime ayrılan bütçe payı yükseliyor ama bu eğitimde bir başarıyı beraberinde getirmiyor. Uluslararası değerlendirme sınavlarında (PISA) Türk öğrencileri okuduklarını anlama hususlarında dahi oldukça geride kalıyorlar. Bu da bize gelişmenin, sadece bina yapmak, yol yapmakla eşdeğer olmadığını ispatlıyor. İyi bir eğitim politikası geliştirebiliyor muyuz, müfredatı bilimsel gerçeklerle belirleyebiliyor muyuz, iyi öğretmen yetiştirebiliyor muyuz? Bu girdiler, eğitim için yeni bina girdisinden daha değerli. Selçuk Şirin’in, Suriyelilerin özellikle çocuk Suriyelilerin uyum süreci değerlendirmesi, toplum ve ahlakla ilgili yorumları, “Trump neden başkan oldu” sorusuna verdiği cevaplar, sosyal medyanın siyasete etkisi üzerine verdiği bilgiler, 4. Sanayi devrimi, hayal ve icat üzerine kurduğu tezler okunmaya değer. “Ahmet Ümit Ekonomisi” ve “Haccın Fıtratı” başlıklı yazıları ise farklı bakış açıları ile oldukça keyif verici. Gazete yazılarının toplandığı bir kitabı okumak bazı insanlara çok mantıklı gelmeyebilir. Ama söz konusu yazılar, anlık durumları değil de, geçmişi ve geleceği ile süreçleri anlamaya, yorumlamaya çalışan yazılar ise, bunların kitaplaşması, daha kalıcı bir esere dönüşmesine neden olur. Selçuk Şirin kitabını tasarlarken, yazıları oldukça mantıklı konu başlıkları üzerinden ayırmış ve bu nedenle yazılar kitapta birbirinden kopuk gazete köşe yazıları gibi durmuyor. Bir yazıdan diğerine geçtiğinizde, konular arasında kolaylıkla bağlantı kurabiliyorsunuz. Galiba günümüzde bilgiden daha değerli olan şey bakış açısı. Güneş altındaki bir direğe, güneşte kalan cephesinden de bakabilirsiniz, gölgede kalan yönünden de. Bir taraftan bakınca direk size karanlık, diğer tarafından aydınlık gelecektir. Galiba en doğru bakış açısı, olayın her iki tarafını da deneyimleyebilmektir. Türkiye gittikçe dar bakış açıları altında boğulan bir ülkeye dönüşüyor ve Selçuk Şirin gibi geniş bakış açılı insanlara daha fazla ihtiyacımız var.
Bir Türkiye Hayali
Bir Türkiye HayaliSelçuk R. Şirin · Doğan Kitap · 2017388 okunma
··
239 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.