Gönderi

152 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Fransız gazeteci Cécile Lestienne bu kitapta paleantropolog Pascal Picq,dilbilimci ve dillerin evrimi konusunda uzman Laurent Sagart ve en ilginci ise bebek dili incelemesi uzmanı Chislaine Dehaene ile yaptığı söyleşilerde dilin neden var olduğu ve kökeninin ne olduğu konusuna cevap bulmaya çalışıyor. İlk bölümde paleantropolog Pascal Picq dilin kökenini öncelikle hayvanlarda arıyor: hayvanların iletişim kurduğu açık ama o iletişimi kurmaya yarayan "dil" ile insan dili hangi noktalarda benzeşiyor ve hangi noktalarda ayrılıyor? Hayvanlar kendi türlerinin ait olduğu ekosistem içerisinde birbirleriyle iletişim hâlindeler ve etholoji bilimi hayvan davranışına dair giderek daha fazla gözlem sunsa bile hayvan dilinin kendine özgülüğünün tür sınırlarının ötesine fazla geçemediği de görülüyor. Paleoantropolog bu ilk kısımda hem etholojinin gözlemlerinden örnekler veriyor hem de köken konusunda insanın atalarına dek uzanıyor. Cevabı aranan soru ise dilin genetik bir temelinin olup olmadığı? Dilyetisi, yani karmaşık konuşma sistemleri içerisinde dil kullanabilme özelliğinin genetik bir tek açıklaması var mı? Herşeyi tek bir sebeple açıklamak yerine birden fazla sebebin birbiriyle ilişkisi içerisinde farklı oranlarda bu olgunun var olmasına ne ölçüde katkıda bulunduğunun peşine düşmek gerektiğinden söz ediyor Picq: meselâ tek bir gen değil, birçok gen söz konusu olabilir dilin gelişmesinde. Bilim adamı daha bir çok noktayı bir araya getirerek önümüze üzerine düşünmek için seçenekler ve ipuçları koyuyor. İkinci bölümde dilbilimci Laurent Sagart insanın anadili ne olmuş olabilir diye sorarak başlıyor, aynen Picq gibi konuyu homo sapiens ve öncesine götürerek fikirler öne sürüyor, bir yandan da dillerin karmaşık gelişmeler göstermesinde küresel ölçekte toplumsal dönüşümlerin etkisinden söz ediyor. Sagart ayrıca söyleşinin son kısmında dilbilimcilerin şu an varolan 3000 dilin %50'sinin yüzyıl sonuna dek yok olacağı görüşünü de dillendiriyor, belki de bilginin dijital ortamlarda paylaşılmasıyla ulaşılan en hızlı konuşma çağında topluca anlaşabilmek için ortak bir dilin kaçınılmazlığından söz etmiş oluyor. Sagart dillerin böyle hızla yok olmasında ikidilli insanların ana dillerini çocuklarına öğretmede gösterdiği isteksizliği de önemli bir nokta olarak görüyor, ayrıca söyleşinin sonuna doğru "sanayileşmenin, gelişmenin, piyasa ekonomisinin taşıyıcısı olan devletler kendi dillerini ayar, öteki dilleri öldürürler" diyor. Kitabın son bölümünde bebek dili incelemesi uzmanı Chislaine Dehaene bebeklerin ana karnında dahi doğumdan üç ay önce dili algılamasından, sesleri ayırt edebilmesinden bahsediyor. Ana karnında sessiz bir ortamda değil, anne vücudunun doğal seslerine maruz kalarak (nabız, barsak guruldamaları,etenedeki atardamar atışı gibi) yaşayan bebeğin doğum sonrası ilk birkaç gün içerisinde annenin gebelik sırasında söylediği tekerlemeleri ayırt edebildiğini, tam oluşmuş heceleri rastgele ünsüz ses dizelerine tercih ettiği, sözcüklerdeki hece sayısına duyarlı oldukları hatta iki heceli sözcükler listesinden üç heceli sözcük listesine geçildiğini anladıkları gibi ilginç bilgilerden söz ediyor Dehaene ve o da diğer bilim adamları gibi bu yeteneğin kökeninin ne olduğunu sorguluyor. Söyleşi bu kökenin ne veya neler olduğu yönünde açıklamalar, örnekler ve ipuçlarıyla dolu.
Dilin En Güzel Tarihi
Dilin En Güzel TarihiPascal Picq · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2013175 okunma
·
174 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.