Gönderi

"O gemi bir gün gelecek."
21.Yüzyıl Başları/Çöl "Senin anlıycağın yaşarken çok acı çekti rahmetli.” "Sonra n'oldu?” "İkon oldu. Dergiye kapak oldu, tişört oldu, telefon kabı oldu. Kendine dikkat et Bıdık, farklısın valla hiç acımazlar ikon ederler seni de yakaladıkları yerde. Daha n'olduğunu anlayamadan telefon kabı olarak bulursun kendini ona göre.” "Peki bana koyun çizicek misin?” “Ya Bıdık sen ne de inatçıymışın. Koyun da koyun koyun da koyun. Al çizdim sana koyun.” "Koyun mu bu şimdi?” “Yok, at o. Safkan İngiliz, çimci. Hayret bi' şey ya, koyun işte görmüyo musun bak kulakları var, kuyruğu var.” “Beğenmedim. Başka bi' tane çiz.” “Hıııhhhh haspam. Daha iyisini çizebiliyosan al çiz. Koyun da beğenmiyo. Havalara bak şunun, havalara. Sanırsın prens. Bıdık Prens. Bırak şimdi koyunu moyunu da gel uçağa binelim. Hava kararır birazdan, kaybolur kalırız valla buralarda.” “Ben gelemem.” “Niden?" “Gezegenime dönmem gerek benim.” “Başka bi' gezegenden mi geliyosun sen?” “Evet. Bizim oralarda her şey çok küçüktür. O kadar küçüktür ki, gözünün alabildiğine de gitsen pek uzaklaşmış sayılmazsın.” "Nohut oda bakla sofa diyon yani?” "Gel benimle uygun bi' stüdyo daire buluruz diyorum senin için yabancılık çekmezsin.” "Olmaz, gelemem. Gezegenime gitmem lazım benim. Orada gülüm var çünkü.” "Gülün mü? Dünyada gülden çok ne var? Demet demet alırız Bıdık.” "Benim gülüm dünyadaki tüm güllerden daha değerlidir. Onu daha değerli yapan şeyse, ona ayırdığım vakittir. Evcilleştirdiğin şeye karşı her zaman sorumlusun İsmail. Gülüme karşı sorumluyum. O yüzden gezegenime dönmeliyim. İstersen sen de benimle gel.” "Ben hiç gelemem Bıdık.” "Neden?” "E mahalleden beklerler. Arkadaşlarım var orda. Üzülürler şimdi ben geri dönmezsem. Hem sonra…" "Sonra?” "Gemi gelebilir. Ben yokken gelirse beni almadan gider diye korkuyorum..” "Ne gemisi?” "Kuru yük gemisi.” “Niye bu kadar peki o gemi?” “Babam var çünkü içinde. Ben küçükken annem bizi bırakıp gitti. Daha renkli bir hayatı olsun diye gitti. Babam benimle ilgilenebilmek için işini bıraktı. Sonra, her gün iş aradı. Beni de yanında götürebiliceği bir iş. Yol-yemek-sigorta olsa yeter bize be İsmail derdi. Ama bulamadı. Sonra bi' gün hastalandı. Bi' daha kalkamadı yatağından. Beni almaya geldi birileri. Gitmek istemedim ama babam dedi ki, ben iş buldum İsmail, gitmem gerek. Gemide olcam, her gün el sallıycam sana o gemiden. Sonra bi' sabah gelcem seni de alcam, beraber çekip gitcez buralardan.” "O günden beri o geminin gelmesini mi bekliyorsun?” "Evet. Gelcem dedi çünkü. Gelmem deseydi beklemezdim. Niye gelcem desin ki gelmiycek olsa... Neyse lafa tutma İsmail Abi'ni Bıdık. Yolum uzun.” "Gezegenimdeki gülüm. Sence koyun o gülü yemiş midir?” "Koyun hiç gül yer mi Bıdık? Asma yüzünü. Geri döndüğünde gülün seni bekliyo olucak merak etme. Çünkü gelcem demişsin. Demesen beklemez solardı belki ama bıraktığın gibi seni bekliyodur şimdi. Hadi yolun açık olsun Bıdık Prens.” "İsmail Abi!” “Hooop!” "Beklemekten vazgeçme sakın. O gemi bir gün gelecek."
Sayfa 225 - Küsurat YayınlarıKitabı okuyacak
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.