KADINIM.. Seni yazmak istedimde
dolu verdi gozlerim. Hani
nikahımızın bir kaç gün öncesiydi,
her şey hazırlanmış heyecan sarmıştı
bizi. Babam “sor bakalım mehir ne
istiyor” demiş sana gelmiş ve
cumaya dahi gitmeye üşenen bana
hem dünyama hemde ahiretime
yetecek şu cümleyi söylemiştin, ”
Nur suresini ezberle bu bana yeter.”
Allah senden razı olsun, sen benim
Hakka vesilemdin. Kadınım; Ey dar
günlerimin şahidi; hani parasız
kalmış,zorda kalmış, kimseyede el
açamamıştıkta bir akşam yemeğinde
alabildiğim sadece bir ekmeği
tebessümünle bölüp ufak parçayı
kendine büyük olanı bana vermiştin.
Allah senden razı olsun, sen bana aza
kanaati öğrettin.
Kadınım; Hani
kendimizi toparladığımız günlerdi,
şükrün vesilesiyle olsa gerek Allah
her şeyi vermiş bolluk içindeydikte
ben hastalanmış, yerimden bile
kalkamazken o gözlerinden
istemeden bir kaç damla süzerek
yanıma oturmuş ve elimden tutup
“Allah seni başımızdan eksik
etmesin” demiştinde elinden
öpmüştüm senin. Allah senden razı
olsun, sen bana annem gibiydin.
Kadınım; Hani işyerinde sorun
yaşamış çatacak yer aramış eve
gelmiş yine her zamanki gibi
“hoşgeldin canım” demeni bile
duymazlıktan gelmiş hemen sofraya
oturmuş o özenerek yaptığın
yemeğe bahane bulmuş tersleyip
seni dahada büyütüp defol git
demiştimde ağlamış mutfaktan
hıçkırıklanırını duymuş ama
umursamamıştım bile. Ama sen yine
sabah erkenden uyanıp kahvaltımı
hazırlamış ama gözüme
görünmemiştin. her zamanki
kahvaltı sofrasından bir fark
olmadığını görünce içim titremiş
gülüm diye seslenmiştim de sana,
sanki yine o ilk günümüzün
heyecanıyla bakp şöyle bana bir
dirhem güzel söz dilenir gibi de,
neden gitmedin deyince ben,
“benim yerim senin yanın” demiş ve
bir ayet okuyup sana çocuk gibi
ağlamıştım kucağında “Ve zamanı
geldiğinde, Rabbin sana kalbindekini
verecek, seni hoşnut
kılacak.” [Duha,5]. Allah senden razı
olsun, artık sen ahiretimdede eşim
olarak isteğimdin. Kadınım; Hani
bilirsin ya sen olmadan hiç
uyuyamazdım, Sadece bir baş ağrın
var diye gittiğimiz hastahanede seni
gözlem altına almışlar sen
üzülmeyesin, bir daha gözyaşlarına
şahit olmayım diye gizlemiştim de
halimden olsa gerekki sen anlamış
otutturup yanına beni, belkide
herkese ibret olacak şu sözleri
söylemiştin; ” Ey emaneti olarak
verildiğim kalbi güzel insan, sen iyi
ol ki bende iyi olayım. hissediyorum
ki artık daha fazla seninle
uyuyamacağım, üzerin açılmasın
dikkat et, üşütürsün. Kahvaltılarını
ihmal etme, çorapların sağdaki en alt
çekmecede, ve sakın namazlarını
ihmal etme. Benden sonra ne olur
yine sigaraya başlama. Yemekleri
sıcak dolaba koyma, beyaz ve
renklileri ayrı ayrı at makineye.
Yediklerine dikkat et şekerin
yükselmesin. ve sakın ve sakın
bitanem yokum diye gözlerinden bir
damla çıkmasın. Sen benim
ağladığıma bakma endişen seni
bensiz bırakışım. Seni yarıyolda
bıraktığımı hissediyorum kızma bana
olur mu, eğer elimde olsa bir an
bırakırmıyım seni. Hayatımın en
güzel günlerini yaşattın bana, ve
senden razıyımda. Hakkım helaldir
sende helal et olur mu ? Ha bu arada
nasıl görünüyorum çokmu çirkinim
bi garip bakıyosun bana ?” Olurmu
hiç kadınım ilk gördüğüm gibisin, ay
gibisin, gözlerine kurban olurum
senin, Doktora çaktırmadan çikolata
alıp geleyim mi seversin ? - “Hayır
gitme yanımdan, elimide bırakma,
bak bir daha söylüyorum cam açık
falan yatma. Kış da geliyor kazakların
da….. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve
eşhedü enne Muhammeden abdûhu
ve resûluhu” - Kadınım ? birtanem ?
karıcım neden sustun ? sevgilim ?
İsmail Şahin