Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çiçeklere hoş sözler söyleyip onlara sürekli iltifat etmezsen, yapraklarına usulca dokunarak onlara güzel olduklarını hatırlatmazsan, ruhlarıyla konuşmazsan yani kısacası, ansızın solup giderler hiç anlamazsın bile evladım derdi bana babaannem, bu sözlere değil ama babaanneme hep inandım. Babaannelere inanılır çünkü. Yüzü toprağa değmişlere, suyun, çiçeğin, eşyanın ve yağmurun hakikatine yüz çevirmemişlere, usülde eski, esasta samimi, derinde hep yalnız olanlara, mekânında bir poetikasının olduğunu fark edenlere, mülkünün kıblesine, yani kalbinin tam ortasına modernizmin bayrağını hiç dikmemişlere İnanılır. Okuma yazma bilmezdi Babaannem, Hegel hakkında bir fikri yoktu mesela, Niçe'yi daha önce hiç duymamıştı, eksikti, kusurluydu, az biliyordu, ümmmiydi, geceleri kurt-kuş uyuyunca secdeye kapanıp dua ederdi, gözleri nemliydi, kurdu ve kuşu iyi bilirdi ama. Kalbine bakardı ilahi bir ısrarla, bu ısrarı yalnızca kalbine karşı kullandığına da şahitlik ederdim. Bir ümminin gözlerinde saklıydı kâinat, eski ahitte de ayniyle böyle yazardı. Bilmenin şehvetine kurban ettik galiba o büyük emaneti de. Bu hayatın sloganı olduğumuzda anladık; babaannelere inanılır. Eşyanın ve mekânın hakikatine de. Kadim dönemde, yani Hz. Adem' le başlayıp devam eden dünyanın yalnızca kendi gerçekliğine ait olduğu o güzel zamanlarda yaktığımız çoban ateşleri hepimizi ısıtıyordu. Modernitenin tüm insanlığı özne olmaya çağırdığı ve bu soğuk zokayı yutan herkesi kendi düzeninde yapay, kıymetsiz, işlevsiz ve plastik birer nesneye dönüştürdüğü mevcut modern dönemde görüldüğü üzere, plastik cesetler gibi hep birlikte ölümüne üşüyoruz. Bu soğuk çağın diline teslim olunca, çıra da tutmaz oldu ruhlarımız. İşte bunlar hep rahleye yüz çevirmekten oluyor. İşte bunlar hep; eve, şarkıya ve kalbimize dönmeyi unutmaktan. İşte bunlar...
Sayfa 36 - İzdiham YayınlarıKitabı okudu
··
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.