Gerilimi işlemek bir korku/gerilim romanında en önemli unsurlardan biridir. Halihazırda fazla ürkütücü olan olaylar vardır çoğu korku romanında. Musallat olmalar, ruhani durumlar, ya da yaratıklar... Bir de gerilim yaratmak vardır. Stephen King'in Kujo'da ve birçok diğer kitabında yaptığı da bu.
Gerilim yaratmaktan kastımı Kujo üzerinden açıklayayım; bir kuduz köpeğin saçtığı dehşetin romanı ne kadar geniş çaplı olabilir? İlla ki bir sınırı olacaktır. Bu romanı King'den başkası yazmış olsa "fazla uzatılmış" şeklinde yargılanmaya maruz kalabilirdi. Fakat King bir hikaye anlatırken boşlukları doldurmayı rahatça becerebilen bir yazar. Romanın konusu ve içinde bulundurduğu diğer çatışmalar dolu dolu gerilim içermiyor. Olay örgüsü o kadar güzel düzenlenip o kadar sürükleyici işleniyor ki belli anlarda gerilim en tepeye vuruyor. Dehşete düşmemek elde değil!
Kujo'nun filmini çok küçükken denk gelip biraz izlemiştim, aklımda da çok kalmamış. Sinemaya uyarlanması rahat bir eser, biraz efekt biraz bağırış çağırış ile ortalamanın altı bir uyarlama çıkar ortaya. Ki zaten hatırladığım kadarıyla filmi de öyleydi. Elbette o filmin kitabın içinde barındırdığı anlamı barındırmasını bekleyemezsiniz. Olayların çevresine ışık tutmak King'in kalemi ile mümkün oluyor.
Dürüst oluyorum; Stephen King kaleminden ne çıksa okunur. Bu sadece türün hayranları veya yazarın hayranları için geçerli değil. Stephen King kalemi evrensel niteliğe sahip. Hangi kitabı alırsanız alın, okurken bambaşka hisler besleyeceğinize eminim.