Gönderi

Abdülhamit dönemi: Kağşamışlık
Böyle anlarda karşısında daima, İstanbul'un boğaziçine hakim bir tepesinde, Yıldız Sarayı'nın bir penceresinde boğazdan püfür püfür esen serin rüzgarlara kendini vermiş o müstebit padişah canlanır. Evet, Yıldız Sarayı bir kale gibidir. Salonlar yaldızlı, bahçeler cennet, rüzgarlar serinleticidir. Kapısında uşaklar sürü sürüdür. Ama memleket yanıyor. Memleket kan, ateş ve sefalet içindedir. Devlet ve millet hem birbirleriyle, hem kendi içlerinde kıran kırana boğuşmaktadırlar. Askeri, jandarması, ağası, eşkıyası, eşrafı, mütegallibesi, zalimi ve mazlumu ile bütün ülke boğaz boğaza, nefes nefesedir. Kağşamış bir idare, çökmüş bir ordu, çürüyen bir donanma, tamtakır bir devlet hazinesi, müflis dilenci bir hükümet. Nihayet yolsuz, mektepsiz, hastanesiz, fabrikasız, asayişsiz, emniyetsiz bir vatan...
Sayfa 90 - RemziKitabı okudu
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.