Gönderi

Günaydın hayat !
Gün tekrarını oluşturuyor bir önceki günün. Sabah olmaya görsün, insanlar uğultular eşliğinde birer birer dağılıyor tenine günün. Otobüs duraklarını dolduruyorlar yığınlar halinde. Eskisi gibi ağızlarına doladıkları türkü, sessiz bir ıslık dahi yok. Eller ceplerde, ağızlarında kurumadan balgamları küfürler yağdırıyorlar ulu orta. Asabi ve anlayışsız ve olabildiğince umursamaz. Kanepemizde uzanıp, lanet televizyonu izliyormuş gibi seyrediyoruz yaşamı. Oysa ne yaşanılan günü ne de içinde barındırdığı manzarayı, bir an için bile seyre dalmıyoruz. Neler oluyor farkında mısınız? Beceremiyoruz insan olabilmeyi, yaşamayı, ağlamayı, nehirler gibi çoşkuyla gülmeyi beceremiyoruz. Tükettikçe yaşamı, günü, kendimizi, çevremizdeki insanları aynı hızda tükeniyoruz. Alışmak bunun adı. Ne lanet bir kelime! Lakin anlamı daha da kötü. On saatimizi veriyoruz, yarattığımız sisteme. Ki bundan çok daha fazlasını elde ediyor bizden; emeğimizi, zamanımızı, duygularımızı, aklımızı ve en çok düşüncelerimizi. Bu önemli. Düşünceler... Asıl bunu alıyor içine sıkıştığımız düzenek. Yoğurup, pişirip iş dönüşü geri koyuyor usulca. Eğer koymazsa, günlerin tekrarı yıkılır. Acılarımızı bile doğru dürüst yaşayamıyoruz. Ama durun! Önce belirlemek gerek; krediler, taksitler, ev kirası, mutfak masrafı vs vs. Bunlar değil bahsettiğim. Anlatmayacağım size uzun uzun. Tam ortası günün. Güneş olabileceği en yüksek noktada. Bir sigara yakıp, etrafında gezdir gözlerini. Hani yalın ayak sesleri eşliğinde zamanın! Tek derdin yaşamak olsun; aksırıp-tıksırıncaya dek yaşamak! Mustafa Talaş
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.