Gönderi

Ağızlar her gün hayretten bir karış açık, bildikleri doğrular delik deşik dönüyorlardı evlerine. Kadınları sokakta görmeyi yadırgıyorlar, eteklerinin, elbiselerinin altında pijamasız, çıplak bacaklı ya da naylon çoraplı, kısa kollu görmeyi kınıyorlardı. Çoğu daha kendi kadınını bile anadan üryan görmemişti. Sevişmeler, hep tetikte, alelacele ve karanlıktaydı, hele de kadınlar için çoğu kez bir görev edasında, gözler yarı uykulu, kapalı çarçabuk olup bitiyordu herşey. Demir yayli karyolalarda kendi çikardıkları gıcırtılardan korkup susmalarıdı yaşadıkları ya da sanki aynı odanın içinde onca borantanın arasında nefes nefese koşar adım yaptıkları şeyin adı da zaten sevişme değildi. Çocukların gözleri kapalı, uyur ile uyanıklık arası kıpır kıpırdı. İç içe yattıklar yataklardan fisiltlar, gıcırtıları, hızlanan nefesleri duyar, aşağı yukarı hepsi bilirdi ne olduğunu, ama uyandıklarında, göz göze geldiklerinde üzerine tek laf etmezlerdi.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.