Gönderi

Mor Kan
Çocukken daha henüz minicikken bedeninde ilk kanayan yeri düşmesiyle dizleri olmuştu . Herkes gibi. İlk o zaman görmüştü kan rengini. Ama farklı olan bir şey vardı onda. Bu farkı aklı ermeye başladığı yaşlarda farketmişti. Televizyon izlediğinde oradaki insanların bir yeri kanadığı zaman kanları kırmızı akıyorken, onunki mor renkliydi. Garipsedi bunu. Aceba benimki mi yoksa onlarınki mi farklı diye düşünmüştü. Bunu Mina teyzesine sormuştu ilk önce. Teyzesi ise bu soru karşısında ilk önce ne diyeceğini bilememiş kekelemiş sonra ise " Selin senin gözünde bir görme kusurun var bunu daha önce sana hiç söylememiştik. Çünkü buna gerek duymamıştık. Artık zamanı geldiğine göre bilmen lazım. Küçükken anne ve babanın ölümündeki kazadan sonra senin gözlerin de zarar görmüştü. Doktorlar bazı renkleri karıştıracağını, bunun kalıcı bir hasar olduğunu söylediler bize. Ondan dolayı televizyondaki kanı kırmızı görüyorsun." demişti. Buna inanmıştı haliyle. O günden sonra ise Selin psikolojik sorun yaşar korkusu ile çünkü renkler karışık olacaktı, kendi seçtikleri programları izletmeye başladılar. Bu şekilde tam 16 yaşına kadar geldi. O yaşa kadar okul ve arkadaş kavramları da onun için uzaktı. Çünkü o camdan bir odada yaşıyordu. Bu odanın dışına çıkması da teyzesi ve eniştesi ile mümkün oluyordu. Evin içi ve bahçede dolaşmasına izin vardı sadece. Neden uzaklaşmadığını, bahçe duvarlarının ardındaki dünyayı hep merak edip sorardı teyzesine. Verilen cevap ise hep aynıydı." Bak Selinciğim senin bünyen çok zayıf bu doğduğun günden beri olan bir şey. Ailen de taşınmasaydı evden çıkartmayacaktı seni biliyorsun ki taşınırken kaza yaptınız. Doktorlar önceden bunu yasaklayıp dikkat etmeleri konusunda aileni uyarmıştı. " Selin, anne ve babasının resmine bakardı sürekli. Hayaller kurardı. Onları kazada kaybettiğinde 2 yaşındaydı. Dolayısıyla hiç bir şey hatırlamıyordu. Hayalleri vardı sadece. Dışarıdaki dünya ile ilgili de hep hayaller kurmuştu. 16. Yaş günü geldiği zaman mumları üflediğinde, her yaş gününde dilediği gibi iyileşip dışarı çıkmaktı tek dileği. Bu yaş gününde teyzesi ona bir sürpriz yaptı ve PİYANO satın aldılar. Çok mutlu olmuştu. Piyanonun başına geçmişti koşarak, çalamamıştı tabii ki. Piyano için bir öğretmen gelecekti. Bunu duyduğu zaman mutluluktan uçacaktı sanki. Hayatında ilk defa evdeki çalışanlar, teyzesi ve eniştesi dışında biri ile tanışacaktı. Ve o gün geldi. Serkan öğretmen 30 yaşındaydı. Güler yüzlüydü. Çabucak ısınmıştı ona. Abi kardeş gibi olmuşlardı. Bir sene boyunca piyanoyu iyice öğrenmiş geliştirmişti. Her fırsatta abisine dışarısını sorardı. Anlattırırdı. Abisi kaçamak cevaplar da verse anlatırdı. Bir gün dayanamadı Serkan öğretmen sinirlenmişti. Bana bir daha dışarıyı sorma demişti. Neden böyle tepki verdiğini anlayamamıştı Selin. 17 yaşından bir gün önce eniştesi ve Serkan öğretmen konuşurken kulak misafiri oldu. Serkan öğretmen Selin’e artık gerçekleri anlatın diyordu. Tartıştılar çok net duyamadı başta ama sonra duydu her şeyi ve öyle bir şey vardı ki o her şeyi açıklıyordu. Eniştesi şöyle demişti:” Serkan biliyorsun ki biz bilimsel bir deney üzerinde çalışıyoruz. Çok yol katettik. Selin bizim yaşam kaynağımız. Onun kanı ile biz yıllardır yaşıyoruz.” Selin duydukları karşısında donakalmıştı. Nasıl tepki vereceğini bilememişti. Ne yani o haftada bir kere alınan kan hastalığı için değil miydi? Daha bir çok soru ile kafası karışmıştı. Ne yapacağını bilemiyordu? Düşündü ... Düşündü... Yarın doğum günüydü. Öncesinde eniştesinin çalışma odasına girip bir şeyler bulup bulamayacağına bakacak, sonra da pastayı her yıl getiren kamyonete binip kaçacaktı. Bunu düşünerek uyumuştu. Sabah kahvaltıdan sonra bahçede dolanma izni almıştı. O arada eniştesi ve teyzesi ona hediye almaya çıkmıştı. O da sessizce çalışanlara görünmeden odaya sızmıştı. Dolap ve çekmeceleri karıştırmıştı. Mor bir dosya gözüne çarpmış ve hemen onu karıştırmaya başlamıştı. Karşısındaydı her şey... Tüm belgeler... Çocuk esirgeme kurumundan alındığı tarih... 2 yaşında iken tam da doğum tarihi olan 2 Mayıs 2003... Sonra ise diğer bilimsel belgeler. İlaç isimleri... Sonuç olumlu. Odaya Melek girdi. Melek evin temizliğinden sorumluydu. Göz göze geldiler. “ Burada ne işin var? Dur dur! Demek öğrendin” dedi ve devam etti:” Onlar sana kendi ürettikleri çeşitli ilaçları enjekte ederek ve gizlice sana vererek senin kanından ürettikleri antikor ile kendi ölümcül virüslerini yok etmeyi başardı. Bunları sana hızlıca sen sormadan anlatma sebebim senin için yıllardır üzülüyor oluşum ve senin için acı çekiyor olmam. Hadi hazırlan sana yardım edeyim ve kaç git buradan!” Her şey çok ani olmuştu. Koştular... Koşarken devam etti” Hani o senin çok sevdiğin özel bitki karışımı sandığın ÇAY var ya, işte onunla her gün ilaç verdiler sana.!” Şimdi her şey netleşmişti. Ama bunları tam oturtamıyordu. Düşünmeye fırsatı olmamıştı çünkü. Gizli bahçe kapısına geldiler. Daha önce bu kapıyı hiç görmemişti. Melek dışarı çıkıp koşmasını istemişti. O da düşünmeden koştu önüne bakmadan... Arkasına bakmadan... Bir süre koştuktan sonra kendini bir uçurumda bulmuştu. Uçurumdan aşağısı denizdi. Etrafı ise orman ile çevriliydi. Bulunduğu yerin çaprazında ise RIHTIM bulunuyordu. Ve olanları tam burada düşündü gözleri kapalı şekilde. Kan rengini, teyzesini, eniştesini, öğretmeni, ailesini, hayallerini... Neler gerçek neler yalan bilmiyordu. Ne yapacaktı? Göz yaşlarına hakim olamadı. Atlamayı düşündü uçurumdan. Her şey böyle karışırken ve dünyaya dair bir fikri yokken yaşamasının bir anlamı var mıydı? O anda ayak sesi duydu. Biri geliyordu. Arkasına baktı. Serkan öğretmendi bu. “ Korkma. Sana yardım edeceğim bana güvenebilirsin.” Dedi. Seline sarıldı. “ Artık ben varım abin var birlikte çok uzağa gideceğiz. Hayat şimdi başlıyor senin için...”
··
113 views
Erhan okurunun profil resmi
Güzel olmuş, elinize sağlık. Ama biraz ani bitmiş sanki, Nigra'nın dediği gibi devamı gelecek diye bekledim. Neyse önümüzdeki ay uygun kelimeler buluruz devam ettirmek için hikayeyi:) Bir de değiştrirdiniz mi hikayeyi? Semih'inkiyle tek benzerlik ailenin ölümü trafik kazasında. İkisi de ayrı şekillerde güzel. Teşekkürler.
2 previous answer
Esther. Sema okurunun profil resmi
Erhan Bey öncelikle hikaye yazarken kafamda hep kısa olsun fikri olduğu için niye böyle bir şey yaptım ben de bilmiyorum:)) hızlı geçişler yaptım ama eksik olduğunun farkındayım. Bu da böyle olsun dedim:)) Yok değiştirmedim. Birkaç yeri benzer görünce o an öyle düşündüm. Yoksa konu tamamen alakasız:))
2 next answer
İclâl okurunun profil resmi
Farklı ve güzel olmuş. Bir çırpıda okuyuverdim...Elinize sağlık :))
Semih Doğan okurunun profil resmi
Bir hikaye etkinliğinin başlangıcı gibi olmuş. Tabii ki beğendim; ama incelemelerinde anlattığı olayları severek okuduğum Sema Hanım’a göre biraz zayıf buldum. Sizde daha büyük bir yetenek var bence. Ayrıca bu hikayenin gönülden kopan bir yönü olduğunu düşünüyorum. Tek çocuk musunuz?
Esther. Sema okurunun profil resmi
Ben de pek beğenmediğim için kararsızdım paylaşma noktasında. Ama böyle olsun bari dedim:) teşekkür ediyorum yorumunuz için. Yok tek çocuk değilim ama çocukluğumdan beri abim olsun isterdim ondan kaynaklıdır:))
Nesrin A. okurunun profil resmi
Ölüm Çiçekleri
Ölüm Çiçekleri
ne benziyor, okumuş muydunuz? Bence konu bağlantıları hızlı geçiştirilmese de uzunluğu artsaydı daha da güzel olurdu nacizane yorumum.
Esther. Sema okurunun profil resmi
Yok okumamıştım. Kafamda yazarken hep kısa olsun fikri vardı ondan böyle oldu ve hiç hikaye yazmamıştım ben ilk defa böyle bir şey yazdım bir daha yazarsam buna dikkat edeceğim.:)) teşekkür ediyorum yorumunuz için
Bu yorum görüntülenemiyor
K. okurunun profil resmi
Bu hikayenin devamı gelmek zorunda. :) Ben beğendim lakin benim de birkaç eleştirim olucak. İlki herkes gibi ben de birden bittiğini düşündüm. Bu bir yandan da akıcı olduğunu gösteriyor tabi ki. İkincisi Serkan öğretmenle abi-kardeş olması güzel ama bunun altı çok çizilmiş ve biraz yapmacık kaçmış. Üçüncüsü hizmetçi kadın odaya çok çabuk girdi. Biz, kızın gözünden dosyadakileri okuyup anladıktan ve başımıza kaynar sular indikten sonra biraz geçmişe gidişlerimiz olmalıydı, bazı parçalar birleşmiş olmalıydı. Tam o esnada elde dosya, kadın içeri girip kızı görmeliydi. Koşarak uzaklştıktan ve uçurum kenarına geldikten sonra Serkan ona seslenmeli ve kız ona "Serkan Abi" deseydi, sanırım daha doğal olurdu. Çünkü abisi ona anlattı, abisi ona sordu, abin geldi vs. bu güzel ilişkiyi yapmacık kılan cümleler olmuş. Bu hikaye arkası gelecek türde ve bu acemiliğinize geldi. Lakin sizdeki potansiyeli hepimiz biliyoruz. Biraz da uzun olmasın diye uğraştığınız için sizi anlıyorum. Etkinlik olarak devam etmese bile eskilerin tefrika dediği türden sayfanızda ara ara yazın bunu lütfen. Ben okurum ilgiyle. :) Kaleminize ve fikrinize sağlık.
Esther. Sema okurunun profil resmi
Çok teşekkür ediyorum ve eleştirdiğiniz yerler benim de kendimi eleştirdiğim yerlerdi aslında.:) Bilemiyorum yazıp yazmamak konusunda bir şey diyemiyorum. İleride belki olabilir ama şu an zor gibi tekrardan teşekkürler:)
1 next answer
Rahime okurunun profil resmi
Truman Show'u hatırlattı bana hikâyeniz. :) Elinize sağlık
Esther. Sema okurunun profil resmi
:)) teşekkür ediyorum
Mithril / Nobody okurunun profil resmi
Begendim! Bir dahaki etkinlikte bunun devamini yazar misiniz acaba? Gercekten hizili bitmis.
Esther. Sema okurunun profil resmi
Eğer aklıma daha güzel şeyler gelmezse tamamlarım:)
Mehmet D. okurunun profil resmi
Kazuo Ishiguro bunu beğendi :)
Esther. Sema okurunun profil resmi
Ben seni Mehmet sanardım:P
5 next answer
Eylül Türk okurunun profil resmi
Bu hikayeden müthiş bir senaryo olur, devamını da yazmalısınız Sema...Tebrikler.
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.