Gönderi

126 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
Bu kitap, depresyonda olan, hayattan vazgeçmiş, yani kalbi manen hasta olanların okumaması gereken bir kitaptır, en azından iyileşinceye kadar.. Böyle düşünme sebebim arka kapağında yazan -ki kitap bitene kadar dikkatimi çekip okumamıştım bile- şu ifadedir: "Roman piyasaya çıktıktan sonra birçok intihar vakası ile karşılaşılmıştır. Almanya sokakları bir çeşit "Werther Salgını"na uğrayarak, ortalığı mavi ceket, sarı pantolon giyen duygulu gençler istila etmiştir." Kitapta Lotte'ye aşık olan Werther'ın çektiği acılar anlatılmaktadır. "Seviyosan git konuş bence" diyesim gelmedi değil, ama o iş öyle olmuyor işte. Çünkü Lotte nişanlıdır ve nişanlısını sevmektedir, ona sadıktır. Bu gerçekten zor bi durum. Sevdiğiniz insanın eşiyle mutluluğunu görmek, mutsuz oldukları zaman da buna sebep kendini görmek.. Evet, elbette insan sevdiğini mutlu görmek ister. Ama bu mutluluk maalesef Lotte'u Werther'dan ayıran bir mutluluktur. Buna rağmen yüce gönüllü Werther "o mutlu olsun da, nerede olursa olsun" mantığıyla hareket eder ama içten içe çöküşe gitmektedir. Werther'ın
Kağıtkesiği
Kağıtkesiği
ile konuşmasını ne çok isterdim, bir bilseniz :)) O zaman aşk maşk kalmazdı adamda. Benim düşüncem o ki, Werther ya hayatı boyunca hiç acı yaşamamış ya da kalbinde çok derin bir boşluk var ki önüne o an kim gelse sevebilirdi.. Aşık olunan özel değildir, özel olan kalbimizdeki boşluktur, bunu unutmayın. Kalbimizde öyle derin bir boşluk duruyor ki, buna değil bir insanı, şekilsiz kuru bir ağaç dalını koysanız, bir süre sonra o dal olmadan yaşayamaz hale gelirsiniz. Ve ona şöyle dersiniz: "Ah güzeller güzeli çubuğum! Sen sadece bir ağaç dalı ya da bir çubuk değilsin. Sen benim gördüğüm en güzel çiçekten daha güzelsin. Sen olmadan önce ben koca bir hiçmişim meğer. Seni karşıma çıkaran Tanrı'ya nasıl şükrederim, bilemiyorum." Buna bir zamanlar "Ne güzel öldürüyorsun beni sevgilim. Bak şurada bi et parçası var, onu da sök yerinden, yaklaş.. Çünkü o zaman yüzün, yüzüme daha yakın olacak." diyen bende dahil.. Bu ne aşırılıktır böyle.. Aşık olmak elde olan bir şey değil, kabul. Ama aşk, bir tür kalp zayifetidir. Lotte için sık sık "yarı tanrı" ifadesini zikreden Werther'ın dayanamayıp intihar etmesi ise bu zayifetin en üst seviyesidir, bu durumda olanlar, o manevi boşluğu dolduracak, kalbini güçlendirecek çözümler aramalıdır. Ayrıca bir insanı nasıl bu kadar kusursuz görebiliyoruz, anlamıyorum doğrusu. "Hatasız kusursuz kul olmaz" kaidesini biliyoruz ama birisine aşık olunca bu kaide ondan uzak tutulmuş gibi düşünmeye başlıyoruz. Bil ki, senin aşık olduğun bey/hanım da aç ya da uykusuz kalınca agresif bir şey olup çıkıyor. O da yediğini içinde tutamayacak kadar aciz. Sana cilveli cilveli "ama aşkııımmmmm, ben sana çoookkk aşığımmmm" diyen kız, belki biraz önce annesine en çirkef haliyle "offff anneee, bıktım senden! Terk edeceğim bu evi en sonunda. Lanet olsun size. Bana biraz mutluluğu çok görüyorsunuz" dedi?.. Bunu, en yüce fedakarlığı hiçbir karşılık beklemeden yapan validesine söyleyen, sana söylemez mi? Sana yemek yerken sandalye çekecek kadar kibarlık gösteren bey, belki bir gün önce tuvaletten çıkıp "buraya bir hafta kimse girmesin ehehehehe" esprisi yaptı, buna rağmen seni hep el üstünde mi taşıyacak zannediyorsun? Her şey güllük gülistanlık olacak dimi? Ah o toz pembe hayaller yok mu ahh. Pembesi gidince tozunu yuttuğumuz.. Netice itibariyle kitap, acılarını fazlasıyla abartmış Werther ve onun hazin sonundan oluşuyor. Ve bunu akım haline getiren gençlerle devam ediyor. Bir kitaba bu kadar kaptırır mı insan kendini? Şaşılası doğrusu..
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121.9k okunma
··
44 views
K. okurunun profil resmi
''O da yediğini içinde tutamayacak kadar aciz.'' Bir eylem ancak bu kadar zekice ve kibar ifade edilebilirdi! :) Çok yaşayın, harika bir inceleme olmuş bu. :)
Ahizer / Ebru Kırılmaz okurunun profil resmi
Kibar olmamaya çalışmıştım bu incelemede aslında. :)) Teşekkür ederim güzel yorumunuz için :)
özlem okurunun profil resmi
" Bir kitaba bu kadar kaptırır mı insan kendini? " Kaptırır Ah-i Zer.. O kitap toplumun kalbinde kıvılcım niteliği taşıyorsa çok daha fazlasıda olabilir. O eşsiz örneklerinden ayrı :) içinde bulunduğumuz toplumu gördüm yazdıklarında ve bu kitaptan ayrı birçok kitabı düşündüm.. onlarda bizlere, ahlak yapımıza, değişmez dediğimiz değerlerimize iyi kötü bir kıvılcım değil mi.. ki " ben yazar'ım, yazdığım kitap " fikrini düşünürsek.. elimizde kalan, iyi kıvılcımın azlığı sanırım. Werther, Werther olduğuna pişman oldu :) ... Boşluk kısmına kısmende olsa katılıyorum. Aşk, birazda hastalık gibi.. ruhun bağışıklık sistemiyle biraz fazlaca alakalı.. ama insanı pişiren bir duygu. Büyüten.. tabii onu dinlemek kaydıyla. Ve onunla büyümek, gelişmek... Werther, hassas yüreğinin kurbanıydı. Onu o yapan buydu.. Ama keşke, yüreğini, yorgunluğunu biraz dinleyebilseydi.. kalbini mengene gibi sıkan o hissi... ki o zaman Werther olur muydu? Meçhul... Bizlere ne anlatıyor bu kitap? Sanırım bir yaşamdan yaşamlarımıza bırakılan soru bu... Tüm kitaplar gibi. Uzattım biraz kusuruma bakma :) Kalemine, yüreğine ve ondan da öte Varlığına sağlık... Sarsıcı bir inceleme olmuş! :)
Ahizer / Ebru Kırılmaz okurunun profil resmi
Çok çok teşekkür ederim güzel yorumun için :)) bütün bunların yanında
Aşk Yanılgısı ve İslam
Aşk Yanılgısı ve İslam
bunu tavsiye ederim. Aşk'a bakışın değişecektir :)
1 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.