Gönderi

Bu daire yapılırken, babam Hünkâr Dairesi'nden işçilerin çalışmalarını, Yeni Köşk'ün nasıl yapıldığını seyredermiş. Bir gün çimento taşıyan sekiz-dokuz yaşlarında iki küçük işçi çocuk, babanım pencereleri önündeki fıskiyeli havuzdan başlarını yıkamaya başlamışlar. Çocukların bu halleri babamın hoşuna gitmiş, pencereyi vurup çocuklara seslenmiş, çağırmış. Gelen çocukların büyüğüne sormuş. "Oğlum, adın ne?" Çocuk cevap vermiş: "Mecid". Küçüğüne sormuş, "Ya seninki?" Çocuk, "Hamid" diye cevap verince babamın daha çok hoşuna gitmiş. Çocukların büyüğüne, "Orada bulunan Müdür Ahmed Bey'i buraya getir," demiş. Çocuk gidip, "Sizi şurada bir efendi istiyor," deyince Ahmed Bey derhal anlayıp gelmiş. Babam, "Bu çocukları şimdi doğruca Tüfekçibaşı Tahir Paşa'ya götürünüz. Bunları Maiyet Tüfekçi Bölüğü'ne kaydettirin. Maaş alsınlar. Mektebe gitsinler," emrini vermiş. Ayrıca bir kese altın ihsan etmiş. Çocukların anne ve babalarına yardım edilmesini, elbise falan ne lazımsa alınmasını da emretmiş. Yıllardan sonra, günün birinde bu çocukların büyüğü olan Mecid Bey, annemin, Serencebey Yokuşu'ndaki evine gelmiş, ağlamış, dualar edip gitmiştir.
Sayfa 117 - Sultan Abdülhamid HanKitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.