Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

146 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kitap, feminizmin yalnızca cinsiyet ayrımına karşı yükselen bir hareket olmadığını, aynı zamanda ataerkil sömürücü düzenin her türlü sınıflandırıcı tutumuna karşı olduğunu belirtiyor. Nietsche'nin kitaplarında belirttiği gibi bu düzen başlangıçta toprak sahibi güçlü insanların oluşturduğu, DNA larımıza kadar işlemiş bir bakış açısı. Kadının fiziksel güçsüzlüğünden dolayı, ezilme ve 2.sınıf insan olarak değerlendirilmesi ataerki için insanlığın büyük bir bölümünü kontrol altında tutmak demekti. Köle olarak alınıp satılan, söz hakkı verilmeyen ,cinsel sömürüye ve ahlaki baskıya maruz kalan , oy hakkı bulunmayan, birinin karısı, diğerinin kızı olmanın ötesine geçemeyen kadın, Freud'un başlattığı cinsel devrimle birlikte feminist bakış açısıyla tanıştı. 60 ve 70 li yıllar, feminizmin en hareketli yılları oldu. Ancak ataerke ve sömürüye karşı çıkan diğer akımlar gibi 80 li yıllarda yeniden kimliğini kaybetti. Yazarında ifade ettiği gibi muhafazakar medya çoğunlukla bu hareketi, erkeksi, lezbiyen kadınların sesi yada kürtaj ve sex özgürlüğü isteyen ahlaksız kadınların şımarıklığı olarak değerlendirdi. Kadınlar ne istiyor? Yazarın söylemiyle her şeyden önce ADALET. İş hayatında, sosyal yaşamda, aile içinde bir birey olarak değerlendirilmek, kendi bedeni üzerinde söz sahibi olabilmek, cinsel arzusunu dile getirebilmek, dilediği zaman, dilediği kişiyle seks yapabilmek, erdemli kadınlar sex yaşamında faal olmaz önyargısını yıkabilmek, kürtaj hakkı vs. Feminizm de özünde sosyalizm gibi teori de doğru olduğu halde hayata tam anlamıyla geçemeyen bir bakış açısı oldu. Elbette ki bu hareketi başlatan kadınlara çok şey borçluyuz, çok yol kat ettik. Fakat, kadının çilesi hala devam ediyor. Toplum tarafından, anneler tarafından erkekliği sürekli vurgulanarak yetiştirilen erkekler tacizci, zorba ve saldırgan tutumlarından vazgeçmiyorlar. Hala milyonlarca kadın tecavüze ve şiddete maruz kalıyor. Maalesef ki kadınları en çok diğer kadınlar yaralıyor. İkiyüzlü Ahlak anlayışı , kadını erdemli ve erdemsiz olarak sınıflandırıyor. Özgürlüğü savunan kadını beklentisizce gelişigüzel cinsellik isteyen ahlaksız olarak niteliyor. Bu baskı sebebiyle feminist düşüncelere sahip birçok kadın, erkeklerin ataerkil düşüncelerini değiştirmeye çalışmanın imkansızlığına karar verip ya lezbiyen oluyor ya da yalnızlığı seçiyor. Oysaki ilişki iki taraflıdır. İki tarafa da ortak payda sunmayan bir kadın-erkek ilişkisinden her iki tarafta tatmin olamaz. Bugün birçok kadın hayatında gerçek anlamda orgazm olmamıştır ve sırf erkeğini iyi hissettirebilmek adına orgazm taklidi yapmıştır. Çünkü kadın sürekli cinsel baskı altında yaşadığından, duygularını rahatlıkla ifade edemez, partneriyle bütünleşemez. Bu durum erkek içinde müthiş bir yalnızlık ve tatminsizliği getireceğinden, aldatma kaçınılmaz olur. Evdeki kadın çocuğa bakan ahlaklı kadın, dışarıdaki kadın cinselliği özgürce yaşayabileceği seks figürü. Bu dengesizlik sevme yetisini yeterince geliştiremeyen bireyler olmamıza neden oluyor. Bencilce sevgiler, paylaşımlar yaşıyoruz. Böylelikle Marksın söylediği gibi kendi benliğimizden uzaklaşıp sahte ilişkiler yaşıyoruz.Bu güvensizlik ortamında gerçekten sevip sevmediğimizi anlayamıyoruz.Belkide öyle dayatıldığı için, sevilecek kadın yada erkek figürü dayatıldığı için özgseçimler yapıp mutlu olamıyoruz. Bu yüzden evler yalnız ve mutsuz insanlarla dolu. FEMİNİZM (EŞİTLİK) HERKES İÇİNDİR.
Feminizm Herkes İçindir
Feminizm Herkes İçindirBell Hooks · Bgst Yayınları · 2012906 okunma
··
57 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.