Gönderi

Gonyalı: “Şir” kelimesi, Farisi’de hem arslan, hem de süt manasına gelir. Şir-i alem: Sancak arslanı. Şir-i mader: Ana sütü terkiplerinde olduğu gibi. Şir-i alem: Sancaklardaki aslan şekli manasını ifade etmekle beraber, bizim “Gemi aslanı” mealinde de kullanılır. Hülasa, şir kelimesinin delalet ettiği şeyler, bambaşka ve ayrı ayrıdır. Kendilerine delalet eyleyen lafzın bir olması, o şeylerin de bir olmasını gerektirmez. Binaenaleyh, bir kimsenin gördüklerine bakıp da, onlar da benim gibi insan, o halde onlar da benim gibidir diye, nefsine kıyasen hüküm vermesi doğru değildir. جمله عالم زين سبب گمراه شد - كم كسى ز ابدال حق آگاه شد 261- Bütün âlem, bu kıyas-ı nefis sebebiyle sapıttı. Abdal-i ilahîden, yani Allah’ın seçkin kullarından pek az kimse haberdar olabildi. همسرى با انبيا برداشتند - اوليا را همچو خود پنداشتند 262- Peygamberlerle eşitlik davasına kalkıştılar; velileri de kendileri gibi sandılar. گفته اينك ما بشر ايشان بشر - ما و ايشان بسته ى خوابيم و خور 263- “İşte biz de insanız, onlar da. Biz de yemeye ve uyumaya mecburuz, onlar da” dediler. اين ندانستند ايشان از عمى - هست فرقى در ميان بى منتها 264- Körlüklerinden şunu bilmediler ki, arada ucu bucağı bulunmaz bir fark vardır. Gaflet sahiplerinin, peygamberleri ve velileri, kendileri gibi sandıklarını Kur’an-ı Kerim haber veriyor: ARAPÇA, Sure Furkan ayet 7 “Bu nasıl peygamber? (Bizim gibi) yemek yiyor, çarşıda, pazarda geziyor” dediklerini; keza: ARAPÇA, Sure Yasin ayet 15 “Siz de ancak bizim gibi insansınız. Allah kitap diye bir şey inzal etmemiş ve sizin vasıtanızla göndermemiştir. Siz yalancıdan başka bir şey değilsiniz” diye yalan isnat ettiklerini Kur’anımız bildiriyor. Aradaki bu büyük farkı görmemenin manevi körlükten ileri geldiğini ve sapıklığın bu cihetten zuhur ettiğini de Hazreti Mevlâna anlatıyor. Evet… Elmasla kaldırım taşı da, taş olmak itibarıyla birdir ama biri yüzük yapılıp parmakta taşınır, öbürü yollara döşenip ayaklar altına çiğnenir. Abdal-i ilahîye: Evliyaullahtan bir taife imiş ki, yedi kişi olurlarmış. Üçler, yediler, kırklar diye sayılanlardan yediler herhalde bunlar olacaktır. Üçler ise, “kutup” yahut “gavs” ile “imaman”dan ibaret imiş ki, kutup yahut gavs, o sıradaki velilerin seçkini, imaman da onun muavinleri demekmiş. Abdala (abdal) denilmesinin sebebi; günahlarının sevaba, suretlerinin manaya değişmiş olması imiş… Suretleri bir olan insanların manaca farklı bulunacağını layıkıyla anlatmak için Hazreti Mevlâna birkaç misal getirip buyuruyor ki:
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.