Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kara Üçleme (Hayat Berbat)
"Ben on altı yaşında ne yaptığımı hatırlıyorum,'' dedim. "Mesela on altı yaşına bastığım senenin temmuz ayında, yani senin on birine bastığın yıl, yayan bir şekilde avarelik ediyordum. Bazen trene biletsiz biniyordum Buna karambole getirmek derler. Dışarılarda yatıyordum. Şehirde de kırda da, dışarıda yatıyordum. Bir kimyasal ürünler fabrikasında çalıştım. On beş frank yövmiye alıyordum. Beni fosfor bölümüne vermişlerdi. Suyla dolu bir kazanın içinde kocaman bloklar vardı; bir çekiç ve bir makas kullanarak parçalara ayırıyorduk. Aletlerin çarpmasıyla şimşekler çakıyor ve havayla temas edince alev alıyorlardı; ellerimin üzerleri ve bileklerim yanıklarla dolmuştu; her gün yemek yemiyordum ve dışarıda yatıyordum ve sen on bir yaşındaydın, sevgilim, iyi sülalelerden gelen küçük kızların gittiği bir yatılı okulda okuyan uslu bir öğrenciydin. Daha o zamandan zariftin, ışık saçıyordun, şimdiki gibi güzeldin ve kim bilir, belki de kışkırtıcıydın... Seni özellikle on dört yaşındayken hayal etmeyi seviyorum. O yaşta, değerinin ne olduğunu biliyordun sanıyorum. Ben, on dokuz yaşındaydım ve hiçbir değerim yoktu. Geze geze yolun bir limana düşmüştü. Sen on dört yaşında kızıl saçlar, güzel kırmızı dudaklar, hâlâ bozulmayan o harikulade tenin... ve geceleyin, sen yumuşacık yatağında huzur içinde Beyaz Atlı Prens'i düşlerken, ben, ağızları kokan ve her tarafları pis olan yağlı paçozların gıcırdayan ve tahtakurusuyla dolu döşeklerde kendilerini düşük fiyata art arda on beş tipe düzdürdükleri denizci batakhanelerine musallat olmuştum... Bizi bir evren ayırıyordu ve buna rağmen karşılaştık, sevgilim. Bu belki de bir yerlerde yazılıydı...
Sayfa 114Kitabı okudu
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.