Gönderi

Bir aralar Posta Gazetesi'nin meşhur bir şiir kısmı vardı. Baya bir esprisi dönmüştü falan. (Hala var mı bilmiyorum, zira manşet sayfası boy boy bikinili kadın vb. dolu bir gazete pek ilgimi çekmiyor maalesef.) Burada "şayir" insanlarımız yazılarını paylaşırdı. (Kimsenin yazdığında değiliz, yanlış anlaşılma olmasın. Ama iki alakasız kelimeyi de alt alta koyan insan kafiye yaptım diyip boş "şiyir" yazınca geriliyorum.) Sonra 2010 ve sonrasında etkili olan bir site, "Tumblr" çıktı ortaya. Eline düzgün kitap almayan adamlar, orada söz yazmaya, 13 yaşının getirdiği "aşk acısını" anlatmaya falan başladı. Sonra bu sözler kitap oldu falan filan. (Yine kimsenin edebiyatında değiliz, isteyen tuvalet edebiyatı bile yapabilir. Herkes ihtiyacına göre sonuçta.) Neyse, bu malum grup; yağmura, battaniyeye, kahveye, olmayan aşk acıları ile yüzündeki sivilceleri kapıştırmayı vb. çok sever. Öneri 1: Böyle bir insan görürseniz kaçın. İlk söyleyeceği şeylerden biri "Ağğğğbi ya, Sabah Uykum okudum süperdiiii. Can Yücel kim yaaaaaaaa." falan oluyor. Bilerek zehirlenmeye gerek yok. Öneri 2: Böyle insanlara çok öneri sunmayın. Zira sizin önerilerinizi dikkate almayın "Huysuz Öküzcük: Tumblr Acılarım" kitabını okumaya devam edecektir. Öneri 3: Eğer kitap yazmayı düşünüyorsanız kitap isminde mutlaka "Kahve, Battaniye, Hüzün, Ponçik, Pandacık, Ayıcık" falan kullanın, anında çok satanlar listesine girecek ve bu listeden ömür boyu inmeyeceksiniz.
··
36 görüntüleme
Eylül Kütüphanesi