Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Bazen sebepsiz okunan kitapların okuyucuyu seçtiğini, o kitabı okumuş olmanın rastlantı olmadığını düşünürüm. Kütüphanede Dostoyevski köşesine göz atarken, kitap ismi ve kapak tasarımı ile ilgimi çeken Krokodil 'i eve gelip poşetten çıkarırken de böyle düşündüm. Aslında ne listemde olan bir kitaptı ne de Dostoyevski 'nin çok okunan eserleri arasında. Ama gelmişti, benimleydi gerisinin önemi yoktu. Kitabın başında yazar kısa bir önsözle karşıladı beni. Okuyacaklarımın hayali bir öykü olduğunu ama gayet gerçekçi olduğunu da bilerek okumamı önerdi. Daha ilk paragrafta ise öykü yazmasının okuyucuları tarafından bağışlanmasını, hoşgörü gösterilmesini talep ediyordu. Sana nasıl kızılabilir ki Dostoyevski ne yazarsan yaz okunacağını biliyorsun. Aynı tatlı dille Victor Hugo 'nun Ölüme Mahkum Edilen Bir Adamın Son Günü 'nde ölüme mahkum edilen bir adamın son saatine kadar günlüğüne birşeyler yazdığını varsaymanın da hayali bir gerçeklik olduğunu ve bu baş yapıttan etkilendiğini dile getiriyordu. Ve önsöz bitti. Beş öykü ile baş başayım. Uysal Bir Yaratık, Bobok, Utanılacak Bir Olay, Tuhaf Bir Adamın Rüyası ve Krokodil. Herbirinin çok farklı bir konusu ve konuyu tam anlamıyla yansıtan özgün bir anlatım tarzı var desem eksik yetersiz anlatmış olurum. Öyle ki Uysal Bir Yaratık 'da konuşmayan ve bunu gurur olarak adleden, konuşmadan anlaşılmak istenen adamın kendi kendine konuşmaları, serzenişleri hikayeyle inanılmaz bir bütünlük oluşturmuş. Bobok hikayesinin ise en ilginç tarafı bana Zülfü Livaneli 'nin Kostantiniye Oteli 'nde mezardaki sultanlar, boğulan şehzadeler ile konuşan kadını hatırlatan; mezardaki konuşmaları dinleyen İvan İvanoviç oldu. Acaba Zülfü Livaneli bu kitaptan mı esinlendi ? Kitaptaki en beğendiğim öykü ise Tuhaf Bir Adamın Rüyası oldu. Alt metninde kapitalizm eleştirisi olan bu öyküde aynı zamanda kenara itilmiş bir adamın psikolojisi işlenmiş. Ve son öykü Krokodil. Kitaba ismini veren bu öyküden bir alıntı ile anlatılmak istenen düşüncenin nasıl bir metaforla okuyucu etkilediğini göreceğinizi umuyorum. "Doğanın boşluklardan nefret ettiği, çok önceleri fizik bilimi tarafından tespit edildi. Bu yüzden krokodilin içi boş olmalı ki, boşluktan nefret edip karşısına çıkan şeyi yutarak içini doldursun. Her krokodilin insanları yutması için tek akılcı neden bu. İnsanların yapılmasında durum aynı değil. Örneğin, insanın kafası ne kadar boşsa onu doldurmak için duyduğu açlık o kadar az, genel kuralın bir istinası bu." (Syf 192)
Krokodil
KrokodilFyodor Dostoyevski · Öteki Yayınevi · 20041,842 okunma
·
83 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.