Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Okumaya zaman ayırıp değersiz bir yazıya bakmak istersiniz belki..
Yine her zaman sonunda buruşturup atacağım, yırtacağım yok etmek istediğim bir sayfayı dolduruyor olmamın ilk saniyeleri. Fakat bugün bir başlangıcın ilk denemesi olacak. Ne için, neden yazıyorum sorunsalını bir kenara bırakıp edebi bir kaygı gütmeden yazmak.     İnsan, çevresini oluşturan kişilerin bir parçası olarak hayatını sürdürür. Kendi içinde yaşayan ,fakat diğer kişilerle etkileşiminden kaynaklı soyutlanamayan bir yaşam.  Ben burada insan-toplum, insanın toplum içindeki yeri vs. gibi envai çeşit denemelerden kaçınarak insanın toplumdan saklamak istediği o öz yaşamına değinmek istiyorum. Kişi her şeyini, her düşüncesini paylaşmak istemez. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Kendi açımdan kimseyi küçük görme ya da hor görme eğilimim olmadan söylemeliyim ki basit, sıradan, bayağı bir sohbete bürünmesinden doğan korkularım yüzünden kendime saklıyorum düşüncelerimi. Bunu son zamanlarda dikkatlice gözlemlediğim kişilerden elde edilen bir veri olarak sunuyorum. Durmadan, sıkılmadan aynı konuları insan hayatının gündelik işleri üzerine saatlerce nasıl konuşabiliyorlar? Eksikliğini, yokluğunu çektikleri şeyler bunlar mıydı? Belki de şu soruyu sormalıyız merak ettikleri konular gündelik hayatlarına dair konular mı? Bunu bir ortamdayken kendinizi on dakikalığına bir gözlemci olarak geri çekin ve ne demek istediğimi anlayacağınızı umuyorum.     Diğer insanların o medeni sohbetlerini bir kenara bırakalım. O değişik diye adlandırılan, sürünün hastalıklı düşünen varlıklarına dönelim. Düşüncelerini saklayanlar. Peki bu insanlar düşüncelerini neden saklıyorlar? Bunun sebebini her kişi kendine has bir şekilde açıklayacaktır. Şimdi o anı düşünün yalnız başınıza vaktin gece yarısına doğru evrildiği zaman dilimi. İçinizdeki yaşamak isteyip de yaşayamadığınız, yapmak isteyip yapamadığınız hatta en önemlisi saygı çerçevesinde tartışmak, yorumlamak isteyip de bir türlü o ortamı bulamadığınız düşünceleriniz. O anı yaşadınız değil mi? Peki buna çare olarak ne yaptınız? Bu içinden çıkılması güç duruma nasıl bir tepki vermemiz gerekir. Okuyarak, yazarak kendi monologlarımızı yaparak. Bir çok akımın, fikrin, eserin bu yalnız kalınıp kimseyle paylaşılamayan düşünceler olduğunu varsayıyorum. Kendi içinde tartışıp konuyu en olgun hale getirdikten sonra bir dışa vurum. Daha fazla uzatmadan toparlarsak 21.yy robotlar vs. Monotonlaşan insan hayatının kendisi bir robota dönüşürken o içimizde kalan insani olan düşünme, bunu dile getirme ve yeni fikirler üretebilmeyi bırakmayalım. Okudukça cahilliğinize sevinin, yazdıkça denemekten vazgeçmeyin. rmzn
·
16 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.