İncelemeye, Herman Melville hakkında önsöz de yer alan bir kaç bilgiyle başlamalıyım.
Herman Melville 32 yaşında tanınmış bir yazardır, New York’ta sıkıntılar içinde geçen çocukluk yıllarından sonra okulu yarıda bırakmış ve çeşitli işlerde para kazanmak zorunda kalmış.1838’de 19 yaşında deniz hayatına atılan Melville 4 yıl balina gemilerinde çalışmış, Güney Pasifik’e yapılan bir balinacılık seferi sırasında Marquesas Adaları’nda gemiden ayrılıp uzun süre yamyam yerliler arasında tutsak olarak yaşamak zorunda kalmıştır.
Güney Pasifik’ten dönüşünde A.B.D. donanmasında görev almış ve bu dönüş yolculuğu sırasında Jack Chase’i tanımıştır. Jack Chase, Melville'in yaşamı boyunca yürekten sevdiği tek kişi olduğu söyleniyor ve Bill Budd Jack Chase'ye ithafen yazılmış ve Melville'in ölümünden 31 yıl sonra yayınlanmıştır.
Billy Budd, okuma yazması olmayan, güzel yüzlü, atletik yapılı, sevecen, masum, becerikli, etrafındaki herkes tarafında büyük içtenlikle sevilen doğallık timsali genç bir adam. İnsanlığın el değmemiş, hırslarıyla, kıskançlıklarıyla, egolarıyla kirletilmemiş en ilkel hali... Etrafımızda az da olsa Billy Budd gibi insanlar vardır mutlaka. Samimiyetleri, doğallıkları, etraflarını çepeçevre saran o kutsal auralarıyla müthiş bir hayranlık uyandırırlar. Değişik bir karşı konulmazlıkları vardır ve onlara baktıkça kendimizden nefret ederiz. İçten içe de onlara haset etmeye başlar ve neden bizlerde onlar gibi değiliz diye sorarız kendimize.
Kabullenemediğimiz bir şeyler vardır ama onların doğallığı, saflığı ya da samimiyeti değildir. Kabullenemediğimiz şey, onlar gibi olamayacak olmamız. Sanki, doğuştan gelen bir gen gibi kodlanmıştır bu mükemmellik o insanlara ve biz ne yaparsak yapalım, yaptığımız her şey onların saçtığı enerji karşısında suni kalacaktır.
İşte Billy Budd, etrafına sinerji yağmurları yağdıran, insanlığın en temiz hali iken ona alçakça iftira atılır. İftirayı atan kişi ise insanlığın en kirlenmiş halidir. Kıskançlığı, bastırmaya çalıştığı öfkesi onu öyle bir kör eder ki, suç ile adı yan yana bile gelmeyecek kişiye iftira atma gafletinde bulunur. Aslında, onun duyduğu öfke ve kıskançlık Billy gibi bir insan olamayacağını anlamış olmasındandır. Bu yüzden en büyük öfkeyi kendine duyuyor ve ona iftira atarak ondan kurtulacağını düşünüyor.
Bu iki zıt karakter doğallık ve uygarlığın çatışması olarak yansıtılmış kitapta. Hatta Billy barbar, ona iftira atan Claggart ise uygar olarak sembolize edilmiştir. Barbarlık burada vahşilik olarak düşünülmemeli. İnsanın en katıksız hali olarak görülmesinden dolayıdır bu benzetme. Uygarlıktan kasıt ise kişinin kendi eli ile kendi doğallığını bozup, hırsları ve egolarıyla kendi öz benliklerini kaybetmeleri ve kurdukları yapay düzende yaşama şeklidir. Bir bakıma birey-toplum çatışması hatta toplum ve düzen çatışması da anlatılmaya çalışılmış. Toplum-düzen ilişkisi gemi yönetiminin içinde bulunduğu hassas dönemden dolayı, düzeni koruma amacıyla doğru olanın değil de yapılması gerekenin yapılması üzerinden anlatılıyor.
Bu konuda vereceğim her detay spoiler niteliği taşıyacağından daha fazla bir şey söylemesem daha iyi olur.
Görünürde bu çatışmalar yansıtılmaya çalışılmışsa da doğuştan iyi insan veya doğuştan kötü insan olma durumları da sorgulanmıştır.
Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Aslında, Herman Melville okumayı tavsiye etsem daha doğru olur. Çok değişik bir büyüsü var Melville'in. Daha önce okuduğum Katip Bertleby kitabında da kapılmıştım bu büyüye. Bu kitabını da baştan sona o kadar güzel anlatıyor ki, karakterlerden çok anlatıcıya yani yazara bağlanıyorsunuz...
Billy Budd, çok yalın bir kitap olmamasına rağmen Melville tıpkı Dante'ye İlahi yolculuğunda rehberlik eden Vergilius gibi okurun elinden tutup baştan sona rehberlik ediyor ve neyi ne için yazdığını anlatıyor.
Bunlara ek olarak kitapta bolca gönderme olduğunu da söylemeliyim. Olaylar ve diyaloglar çoğu kez bu göndermeler üzerinden anlatılıyor bu yönüyle de beyin yakan bir tarafı var bu yüzden dipnotlarla göndermelerin açıklandığı çevirilerden okursanız sizin faydanıza olur. Ben YKY'den okudum ve bütün göndermeler, dipnotlar şeklinde çok net biçim de açıklanmıştı.
İncelemeyi bitirirken kitabı ve bu babacan yazarı okumanızı şiddetle tavsiye ettiğimi yinelemek istiyorum. Okurken, sanatı karşısında heyecanlandığım nadir yazarlardan biri olmuştur kendisi. Psikolojik buhranlarını kitaplara yansıtan yazarları bir süreliğine kenara bırakıp, bu yazarı tanıyınız lütfen. Herkese keyifli okumalar.