Gönderi

"Öğrenci yalın ayak, baldırı çıplak, üstü başı pis bir halde ve ufak bir minder üzerinde bağdaş kurmuş, aralık vermeden sallanmaktadır. 5-6 yaşındaki çocukların bile başlarında tulumbacı yemenisi, bellerinde koca bir kuşak sarılıdır. Okulun içi gayet pistir. Hocaların sözünü anlamak imkânı yoktur. Falakaya yatırılmış bir çocuğun çığlıkları, değnek sesi bu gürültüyü biraz değiştirir." "Anneler 4 yaşındaki bir çocuğun okumayı öğrenemeyeceğini ve okulda sekiz saat kapalı kalmasının vücuduna zararlı olduğunu bilmediklerinden, sadece evlerinde rahat oturmak veya komşuya gezmeye yalnız gidebilmek için çocuklarını baştan savmak amacıyla okula gönderirler (...) Böyle bir okula gitmekten fikir ve sağlık yönünden doğabilecek zarara eski düşünceli halk akıl erdirmekten âcizdir. Çünkü okula evladını insanlık değerlerini öğrenmek maksadiyle değil, sadece 'çocuğum okula gidiyor, dini görevlerini öğreniyor' diyebilmek için yolluyor." "Okulları bu durumda bırakmak veya bu gibi okullara vatan evlâdını göndermek insanlığa karşı bir suçtur. 4-5 yaşında zekâ örneği olarak okula gelen sağlam bir çocuk, zihne anlayışsızlık getiren, kavraması güç derslerle ahmaklaşmış, rütubet ve kokudan benzi solmuş, sallanmaktan beyni sulanmış, hocanın edebe aykırı davranışlarıyla ahlâkı bozulmuş, acınacak bir durumda okuldan çıkıyor. Vatan okullara, medreselere ne gönderiyor, bunlar vatana neleri geri veriyor..."
Sayfa 229 - Pegem Akademi, Bursa Maarif Müdürü Ahmet Rıza Bey 'in 1889 Tarihli İlköğretim raporundanKitabı okudu
·
1 görüntüleme
S.