Gönderi

''Tarihimizin akışı içinde, her zaman, bir kişi veya bir grubun, sözlerinin hakikatle özdeş olduğuna inanarak veya hakikatin 'baş­ka bir yerde' olamayacağına veya 'başka bir şey' olamayacağına inanarak, bütünüyle hakikati dile getirdiklerini iddia etmiş bulunmalarından doğan dehşeti gördük. Bütün diktatörlüklere, baskılara, yalanlara ve katliamlara meşruiyetini bu tutum vermiştir. Bir kişinin diğer kişiye karşı sözü, duruma göre hareket eden bir pusula gibi, hakikatin biricik hassas ibresidir. Hakikat konusunda insanın bir onurlu, seçkin köşeye sahip bulunma iddiasından çok ayrı olarak, hakikati olduğu gibi ele geçirebilsek, onu israf etmeksizin, ona herhangi bir şey karıştırmaksızın nakledebilsek bile, hakikat bizi kendi ağırlığı altında ezerek yaşamamızı önler. Yaşamak için biz hakikatin, en hassas temsilci tarafından ifade edilmiş olmasına ihtiyaç duyarız; öyle ki, dinleyici özgür kalabilsin. Geçerli olanı yakalamamı­za imkân sağlayan huzursuzluk, hakikati bütünüyle asla kavramaya muktedir olmadığımızı veya hayatımızla hakikati özdeşleştirerek maceramızı bir sona ulaştırmaya muktedir olmadığımızı bilmemizi gerektirir.''
·
22 görüntüleme
vione.