Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

31.05.2018 - Annekafası Anlatıyor
Allah aşkıyla yanan bir derviş, O'nun en değerli katında kendine yer edinebilmek için zikir çeker ve her saniyesini ibadet ederek geçirirmiş. Kendini bulma yolunda, gözleri kapalı ve çıplak ayaklarla yürüyen genç yanına yaklaştığında, bir şeyler sorup zamanını çalacak da daha az zikir çekecek diye çok sinirlenmiş ona. O'nun aşkıyla yanıp tutuşan, başka yar tanımayan bu adamın en büyük korkusu ölmekmiş bilir misiniz? Allah aşkıyla yanan, bütün ibadetlerini iki cihanda da O'na yakın olabilmek için yapan ve ölmekten korkan bir adam! Ne tuhaf... Yanına varıp, neden diye sorunca kendini bulma yolunda, gözleri kapalı ve çıplak ayaklarla yürüyen genç, çünkü demiş bizim derviş, öldükten sonra seyr-ü sefa, öldükten sonra ibadet yok. Ölürsem O'na nasıl ibadet edeceğim? Bazı insanları anlamıyorsanız, akıl erdiremiyorsanız bazen hayatın gidişatına, kafanızı bacaklarınızın arasına sıkıştırıp oturmanın bir anlamı yok, yürümeye devam etmek gerek. İnsanları "göründüğü kadarıyla" değerlendirirken, "aslında olanlar" gaipten geliyor mu kulağımıza? İlgili miyiz ki bununla? Biz dervişin esasen kim olduğuyla ilgilenmeyiz. Derviş, bizim tanıdığımız kadar derviştir. Bizim hissettiğimiz kadar derviştir. Onu anladığımız kadar derviştir. Siz yürüdüğünüz yolun dervişiyseniz bile, işte başkalarının gözünde bu kadarsınız. Ya iki derviş, aynı manzaraya bakarken gördükleri muhteşem ağacın, muazzam güzellikteki yeşilini, aynı görmüyorlarsa? Ya benim beyaz dediğim masayı aslında sen sarı görüyorsan da, ezelden beri sarı gördüğün şeyin adını beyaz diye öğrettilerse sana? Benim gözlerimle görsen yürüdüğüm yolu, aklını kaybedecek olursan ya? Misal şimdi söz gelimi duralım bir duvarın önünde. Duvarda asılı bir saat var. Onun yanında bir saat resmi ve yanında ise üzerinde "Saat" yazılı bir çerçeve. Hangisine "Bu saat değil?" diyebilirdin, he hangisine? Seçimleriniz, geçtiğiniz sokakların, erik ağacından düşerken aldığınız yaralarınızın, ortaokuldaki kalbinizi yerinden oynatan aşklarınızın, yanlış iş denemelerinizin, sohbet ettiğiniz ve yolu bir şekilde sizinle kesişmiş insanların size öğrettiği şeydir. Bir başka derviş de "doğrusunu" seçerken, kendi yara izlerinin ona öğrettiklerini kullanacak elbette. Hangi kudretli daha az doğru yapıyor ki onun gerçeklerini, O kiraz ağacından düşerken yaralandı diye? Hiç erik ağacından düşmemiş derviş, erik ağacı yarasına doğru der mi? Hiç hurma yememiş dervişin canı hurma çeker mi? Deniz görmemiş derviş ufuk bilir mi? İnsan neyi bilmediğini bilebilir mi? Ya doğru yerde durmuyorsan? Ya aslında aynı şeyi farklı yollarla söylüyorsak? Ya benim de ölümden kaçıyor oluşum, Allah'a varmak içinse? ...
··
9 görüntüleme
İbrahim okurunun profil resmi
Mistik bir havada dünya gerçeklerini irdelemişsin. Ben bakış açısının toplum ve eğitim kurumları tarafından oluşturulduğunu düşünüyorum. Şükür ki eğitim ile ilgim yoktu da çok fazla tahrip olmadan kurtuldum. Bir şeylerin farkına vardığımdan beri -yaklaşık 7-8 yıl - kendimi toplumdan soyutladım. Bazı şeyleri hala aşabilmiş değilim. Bunların hepsi tarafsız görebilmek için her şeyi. Eline sağlık. Çok güzel olmuş. Keyifli okumalar dilerim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.