Gönderi

Haziran ayı hikaye yazma etkinliği
BEN VE DİĞERLERİ Bir şeyler yazmak istiyordum ve bunun için etrafı tahtayla kaplı uzunca bir kömür türüne ihtiyacım vardı sadece. İki saat önce önünden geçtiğim iki katlı sahafın kasasının önünde duran kalemlikten bir tanesini rica ettim. İki yıl boyunca sürekli geliyordum buraya, çalışanlardan birinin bile ismini bilmiyordum ve sanırım sormayacağım için hiçbir zaman öğrenemeyecektim. Merak etmiyordum ayrıca. Kasada duran ellili yaşarının sonunda olduğu anlaşılan amca her seferinde çok şefkatli bir şekilde bakmıştır bana. Bunu görünüşümden ötürü mü yoksa ticari amaçla mı yaptığını bilmiyorum. Ama amca her güldüğünde ona sarılıp, hönkürerek ağlamak isteği uyandırıyordu bende. Kalemi alıp yer yer küf kokan, sıkış tıkış kitaplarla dolu uzunca bir koridoru kaplayan rafların arasından, dört masa ve sekiz sandalyeyle bir nevi okuma odası sayılacak koridorun hemen bitiminde ki yere girip soldaki masaya geçtim. Her masanın üzerinde her zaman renkli A4 kağılar vardı. Ben her gelişimde sarı olanı alır bir şeyler ya çizer ya da yazardım ve bugün yine yazacaktım. Konusu umrumda değildi ama aklıma o an "Umut bu toprakları terk etti." cümlesi geldi bilen bilir. Her aklıma gelişinde ebleh bir sırıtma olurdu suratımda... Elimde ki kalemle uzunca bakıştık. Bu ne kadar uzun sürdü bilmiyorum. Her zaman kendimi yazardım. Bu defa diğerlerini de katmak istedim. Zaten dünya "ben ve diğerleri" diye ikiye ayrılıyordu. Bunun sadece benim için böyle olduğunu asla düşünmedim. Bütün diğerleri de diğerlerini ben ve diğerleri diye görüyordu. "Bencil" var ya, ha işte bu kelime tüm "Ben ve Diğerleri"nin genel adı olmalıydı. Yine benle başlamam lazım ama kaideyi değiştirmek yok! Kalemin ucunu dilimin ortasından aşağıya doğru getirip bismillahı çektim.  "Yakın bir döneme kadar, bazen sokakta bazen de diğer sokakta kalıyordum. Bana nereden geldiğini ve çalmayı nasıl öğrendiğimi bilmediğim bir yan flütüm vardı. Gün içinde onu çalıyorum diğerleri de beğendiklerinden olacak ki iki, üç, beş lira bir şeyler atıyorlardı yakınıma.  Hiçbir zaman umutlu bir insan olmadım ben. Umuda ihtiyacım olduğunu da düşünmedim. Mutlu olmayı isteyenlerdir en çok " UMUT"un peşinde koşan ya da hayattan beklentileri olanlar ya da aman bir baltaya sap olayım diyenler ya da ne bileyim...Ama kesinlikle ben değil. Mutluydum zaten. Yeri geldimi kedilerle köpeklerle koyun koyuna uyurdum. Bu benim yaptığımı köpeklerin tek tehlikelisi olan iki ayaklılarla yapanlar da var. Yani diğerleriyle ortak bir yönüm bulunuyordu. İki hafta önce en sevdiğim parçalardan birini 'Pavane'yi çalıyordum. Her çaldığımda özellikle sol gözümden akan yaşlara hakim olamıyordum. Gözlerim kapalıydı her zaman olduğu gibi. Etrafımda ki uğultudan çok kalabalıklaştığını anlayabiliyordum. Parça bittikten sonra alkış kıyamet! Ben buna alışkın değilim tabi. Arkamı dönüp hızlı adımlarda ilerledim. Diğer bir sokağa misafir olacaktım o gün. En azından yürürken bunu planlamıştım. Daha iki dakika olmamıştı sanırım, arkadan "hanımefendi durur musunuz?" diye bir ses duydum üzerime alınmadım çünkü "hanımefendi" diyordu. Bana dışarıdan bakıldığında oğlan çocuklarından farkım yoktu. Kafamda ikirçikli sorularla yoluma durmadan devam ediyordum. Köşeyi dönecekken omuzumda bir el, tok ve güven veren bir sesle "size dedim hanımefendi. Beni dinlemek için değerli vaktinizden iki dakika ayırabilir misiniz?" adamın gözlerinin içi gülüyordu. Görünüşümden dolayı yardım edip sevap kazanabilirim düşüncesinden ötürü mü yoksa gerçekten kâle alıp konuşmak istediğiden mi bilmiyorum. Verdiğim cevabın da neden kaynaklandığını anlamadan " Vaktim çok değerlidir benim, daha yan sokakta ki kedilere konser vermem gerekiyor ve sadece iki dakikam kaldı." dedim. Adam güldü. Hemde içten. Hissettim. Çünkü 'kadınlar hisseder.' "Tamam o zaman kedilere verdiğiniz konserde bulunmak istiyorum. Hangi sokak bu? Sizi burda beklettim, geç kalmanızı istemem. Kediler de o muhteşem konserin gecikmesini istemezler sanırım." dedi ve muhtemelen şoförü olduğu arabayı işaret etti.  Belki arabada çok zengin bir iş adamı vardı. Çalışımı beğendiğinden star yapacaktı beni. Çocukken izlediğim Yeşilçam filmleri gibi. Hep aynı... " sizinle görüşmek isteyen biri var arabada" dedi. Haaaah işte yanılmadım. Her kadın böyle bir teklifi önce reddeder. Çünkü elin adamına mı güvensinler. "Tamam gidelim" dedim. Adam da kabul ettiğime şaşırmış olacak ki eli arabayı işaret ederken havada dondu. Siyah makam arabasına doğru ilerledik, bana kapıyı açtı ve arka koltuğa yerleştim. Hemen yanımda kapkara elbiseli, kara gözlüklü, kara şapkalı, neredeyse sekseninde olan bir nine vardı. Ellerinin parmaklarını bir birine kenetlemiş dizlerinin üzerine koymuştu. Gözlüğünü çıkarıp bana döndü. Ciddi bir sesle" mükemmel çalıyorsun. Sana bayıldım. Lafı hiç uzatmayacağım. İki gün sonra kocamın ölüm yıl dönümü onun için senden bugün çaldığın şu parçayı, o gün çalmanı rica ediyorum." dedi. Şaşırdım ölüm yıl dönümünde müzik? "Neden" diye soruverdim. "O bizim şarkımızdı." dedi. Aman be bende bir şey sandım ne klişe şeylermiş. Bu zenginlerde pek ahmak oluyor doğrusu. Sevdiğim bir yazarın sözü geldi aklıma 'Nakdiniz çoksa aptallık peşinen yapışıyor yakanıza.' bu nineye de bir şeyler bulaşmış anlaşılan. "Sana istediğin kadar para veririm. Kabul ediyor musun?" insanların çoğu bu teklifi kabul eder. "Küçük bir ev ve 50 yıllık bedava kedi ve köpek maması." dedim. Kabul etti. Ahmak olduğundan ötürü mü, gerçekten buna ihtiyacım olduğunu düşündüğünden mi, yoksa zaten ayağın teki çukurda biraz iyilik edeyim mi dedi bilmiyorum. Umurumda da değil doğrusu. Hani başta benim umuda ihtiyacım yok demiştim ya... Yine aynısını diyorum. Bir şey değişmedi yani neyse... İki gün sonra kadının istediği şeyi yaptım. İki gün sonra da 38 kedi ve bahçedeki 22 köpek yuvalarına kavuştu..." Etrafı tahtayla kaplı kömür türünü masaya bırakıp, sarı A4'ü de sürekli yazdıkarımı okuyan kasada ki amcaya verdim. Bilek kısmından yukarıya doğru ittirdiğim flütü çıkarıp öttüre öttüre evime, sokağa doğru yol aldım... İlgilenenlere: youtu.be/mpgyTl8yqbw
··
74 views
İclâl okurunun profil resmi
Farklı ve samimi... çok hoş bir atmosferi var hikayenin. Anlatımı da aldı götürdü...Çok beğendim, keyifle okudum :) Kaleminize sağlık :)
Kevser S. okurunun profil resmi
Beğendiğinize çok sevindim. Çok teşekkür ederim😊
Erhan okurunun profil resmi
Çok hoş bir hikaye olmuş Pavane ile beraber, elinize sağlık. Geçen etkinliğe katılamayanlardan biri de sizdiniz. Güzel kaleminiz. Teşekkürler katkınız için.
Kevser S. okurunun profil resmi
Rica ederim. Beğendiğinize çok sevindim 😊 sonra ki aylar için hazırım.
Metin T. okurunun profil resmi
Hikayesi bir öykü yazmak olan bir öykü, e bu postmodern bir anlatı olmuş ya! Finali iyice berkiştirmiş öyküyü. Yaşınıza göre kelime seçimleri de güzel olmuş. Devam edin derim yazmaya.
Kevser S. okurunun profil resmi
Öyle oldu galiba. Değerli düşüncelerinizve öneriniz için çok teşekkür ederim. Kendimi geliştirmeye çabalıyorum.😊
Musa GÜNGÖR okurunun profil resmi
cok güzel bir hikaye daha :) kaleminize sağlık efendim :)) ilk önce müziği açıp sonra okumaya başladım hikayeyi, çok da güzel oldu :)))
Kevser S. okurunun profil resmi
Beğendiğine çok sevindim kardeşim 💙Olması gerekeni yapmışsın. Bende dinlerken yazmıştım 😊
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.