Kaybana Geceler
ooy sevdasına kurban olduğum ooy
bilsen ne kaybana geceler yaşarım
kaybana gecelere looy
bir türlü sığmaz soluklarım
yalnızlık deccal tokmağı gibi iner sessizliğe
kulaklarımda uğru uğru uğultular
ben günlere yanarım
günler bana
demem o ki sana
hasretin o kadar koymazdı ama
geceler öyle bir kaybana
geceler öyle bir kötü dinli gavur ki sorma
bir içre canım alı sana götürür beni
Bir içre canım dört duvar kilit içinde hasret
dönerim olmaz
yatarım olmaz
upuzun hint fakiri yatağı gece
öyle bir batar ki dört yanımdan
ayağımı uzatırım parmaklık
elimi uzatırırm soğuk duvar
bir avuç havada hücremin ağır kokusu var
ooy kilit
parmak demir
soğuk duvar
ooy andır geceler andır
kan revandır kan revandır
yüreğim hasretinde
yalnızlık değme puşt
kaybana gecelerin esaretinde
ooy sevdasına kurban olduğum ooy
bilsen ne kaybana geceler yaşarım
kaybana gecelere looy
oooyy sevdasına kurban olduğum
bilsen ne kaybana geceler yaşarım,
ne bilmeceler çöreklenir başıma.
dallarım sonbaharda yapraklarını yitirmiş,
çay filizleri gibi kesilmişim gövdemden,
karaçalılar dalamış ayaklarımı,
dikenlerinde gövdem delik deşik kan.
dibi çıkmış çuvaldaki fındıklar gibi
saçılırım kaybana gecenin boşluğuna
muncurunun ortasına
ha şöyle bir yumruk
vurasım gelir karanlığın.
geceler geceler
gavur kaybana geceler
fındık bahçelerine sonbahar
çaylıklara makas demektir
yaprak dökse
filiz kesse de gövdem
yarın daha gür sürgün verecektir