Gönderi

Bu da gelir bu da geçer ağlama
Yanlış sokağa girmiş gibi baktı yola uzun uzun. Sonra geri dönmek geçti aklından. Nereye dönecekti, kime dönecekti bilmiyordu. Öylece durduğu kaldırımda sağından solundan geçen gölgeler nasıl da yabancıydı öyle. Üşüdü bir an bütün vücudu titredi, mevsim yazdı halbu ki. Pişmanlık benliğini sarmadan uzayıp giden yolda istemeye istemeye adım atmaya başladı. Açık pencereli evlerde birileri onu gözetliyor hissine kapıldı. "-Yok öyle bir şey" dedi kendi kendine. Kimi kapalı kimi açık dükkanların önünden geçerken bir tanıdığa rastlama kaygısı hissetti. Ne görmek istiyordu geçmişten bir yüz ne de konuşmak. Şimdi tek isteği vardı sadece unutmak.. Saçlarının arasından geçen ılık rüzgârı hissetti. Yavaş adımlarla geçtiği kaldırımlara bir şeyler arar gibi bakıyordu. Kaybettiği hayallerini bulabilir miydi acaba? Gülümsedi kendi kendine. Sonra acı bir hüzün kesip aldı yüzünden tebessümü. Unutamamışti işte, belki de hiç unutamayacaktı... Kendini bir çocuk parkının önünde boş salıncağa bakarken buldu. Gökyüzü daha bir yakın görünmüştü gözüne. Elleriyle ceplerini karıştırdi ve bir parça kağıtla ucu tükenmek üzere olan kalemini çıkardı. Tarif etmeliydi aklındaki acıyı kendine. Hiç kimseye söyleyemedigini kendine anlatmalıydı. Köşe bucak bakındı etrafına. Yaşlı bir teyze torunuyla oturuyordu bir köşesinde parkın, az ilerde top oynayan çocuklar ve çığlıkları. Küçük bir kız çocuğu kendine bakıyordu dikkatlice. Yorgun bedeni oturmak için bir yerler aradı ve güzel bir ağaç gölgesi seçti kendine. Şimdi dünyayı ve içinde duymak istemediği ne varsa sessize almak istiyordu. Kalemi sürekli evirip çevirirken kendini yollara atmasının hiç bilmediği sokaklarda berduş gibi gezinmesinin sebebini düşündü. İşte yine aynı acı hüzün sarmıştı benliğini.. Biraz buruşmuş kağıdı elleriyle düzelttikten sonra başladı yazmaya. "Unutamıyorum. İçinde Sen geçen zamanı silebilen bir silgi yok onu anladım. Büyük bir talihsizlik evet. Seni tanımak mi yoksa gitmene izin vermek mi? Yüreğimde sana dair ne varsa koparıp almak istiyorum artık. Eski bir şarkı ya da bir akşamüstü sessizliği seni karşıma getirmesin istiyorum. Aynı yerde takılı kalmış akrep gibi sende durmuş zaman içinde aldığım nefesin dahi bana acı verdiğini bilseydin keşke. Keşke demeyi hiç sevmeyen ben hiç dilimden düşürmüyorum artık. Yokluğu da sevilir miymis bir insanın ya da özlenir miymis gülen yüzü bir insanın öylece, sayen de öğrendim. Daha çok şey var sensizken öğrendiğim. Kurumuş çiçeklere üzülüyorum artık. Yollarında izin olmayan şehirlere kızıyorum. Şafak hala söküyor mu bilmem. Güneş değilmiş benim gözlerimi aydınlatan. Ve gece değilmiş aslında karanlık olan. Ne şiir yazıyorum ne tek sayfa okuyorum kitaplarımdan. Neden sorusundan kaçıyorum sürekli. Çünkü cevabını bilmek istemiyorum. Ev küçüldükçe küçüldü sen yokken. Bugün son nefesimi verecekmiş gibi hissedince bilmiyorum ne zamandır görmediğim mavisine koştum gökyüzünün. Ve feryat figan anlatmak istedim. Sağır olmuş sokaklarda seni aradım. Sordum hiç tanımadığım insanlara nerde olduğunu. Yalın ayak çıktığım ev mezardan soğuktu sanki. Sen yoktun. Senin yokluğun kadar bende yoktum aslında.. Ellerimi uzatıp dokunmak istedim gökyüzüne. Gözlerin değmiştir bir köşesine dedim. Yağmur duasına çıkmış gibi ellerim. Ama bilirim ki benim çölüm de sensin, yağmurum da. Gerçeğim de sendin benim, sevginin hiç uğramadığı yüreğinin sevdiğine inandığım yalanım da.. Artık gidiyorum senden..Sessizlikten gidiyorum aslında. Biliyorum boş bir ev bekliyor beni. Her köşesinde senden bir parça. Ateşe verdiğim yokluğunun külleri var edecek beni yeniden..Yine kuşlar uçacak ve ben yine kovalayacağım uçurtmalari nefes nefese. Yarım kalmış nefeslerime göz yaşlarım karışmayacak. Sen benden gittin ben sensizlikten gideceğim kendime. Sevin sevgili artık. "Şimdi sen de herkes gibisin." Başını kaldırıp etrafına baktığında anlamıştı akşam olduğunu. Parkta oturan hiç kimse kalmamıştı artık. Yorgundu. Yazdığı kağıdı katladı ve kendine acı veriyormuş gibi sol cebine iliştirdi. Gitmeliydi artık kendini bekleyen yarınlara. Elleri cebinde mütemadiyen söylediği türkü dilinde uzaklaşıyordu yabancı sokaklardan. Ruhunda aşk inleyen bir şair gibi beklese de. Sanki geceye fısıldar gibi tekrar etti: " Bu da gelir bu da geçer ağlama."
··
22 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.