Gönderi

Sahip Olmak Ve Kaybetmek
Sahip Olmak Gazetecilik görevim yüzünden Tien Şan bölgesine gitmiştim. Bundan onsekiz ay evvel bir bahar günü Bölge Merkezi olan Narin'de bulunurken acele bir emirle merkeze çağrıldım. Bir kaç dakika geç kalmam otobüsün kaçmasına sebep olmuştu. Bundan sonraki ilk otobüs ise beş saat sonra kalkıyordu. Yapılacak tek şey yoldan geçen bir araba bulmaktı. Yürüdüm küçük şehrin kıyısından geçen şoseye çıktım. Köşeyi döner dönmez benzin istasyonunun önüne park etmiş bir kamyon gördüm. Şöför herhalde yeni benzin almış olmalı ki, tankın kapağını kapamakla meşguldü. Doğrusu bir talih eseriydi bu. Arabanın ön camında SU (Sovyetler Birliği) harfleri olduğundan, bunun anlamı kamyonun uluslararası hatlarda yolculuk ettiğiydi. Herhalde Çin'den gelip Ribaçi'deki İT (Uluslararası Ulaştırma) deposuna gidiyordu. Oradan ise Frunze'ye gitmek pek zor bir şey değildi benim için. <<Hemen şimdi hareket ediyor musun?>> diye şöföre sordum. <<Beni Ribaçi'ye kadar götürebilir misin?>> Ses etmeden dönüp, omzunun üzerinden yüzüme bakıp doğruldu. << -Hayır agai (ağabey) götüremem>> dedi sakince. << -Götüremeyeceğinden emin misin? Acele olarak Frunze'ye gitmem emredildi. Çok önemli.>> Şöför, yeniden somurtkan bir yüzle bana baktı. << -Anlıyorum, agai. Gerçekten üzüldüm ama, özür dilerim, yanıma kimseyi almama imkân yok.>> Şaşırdım. Arabada yer olduğu halde, bana yardım etmemesinin sebebi ne olabilirdi? << -Gazeteciyim. İşim de çok acele. İstediğin parayı verebilirim.>> << -Paranın bu işle ilgisi yok, agai,>> diye sözümü kesip, ön lastiğe sert bir tekme attı. <<Başka sefer olsaydı, seni bedava da götürürdüm. Ama şimdi... imkân yok. Kızma bana. Kısa bir süre sonra başka kamyonlarımız gelecek. Onların hepsi seni alabilir, ben yapamam bu işi.>> Yanındaki yeri bir başkasına ayırdığı açıkça belli oluyordu. Herhalde yoldan birisini alacaktı. << -Peki, ya arkada otursam?>> << -Olmaz, agai. Çok özür dilerim.>> Endişeli bir yüzle saatine baktı. Büsbütün şaşırdım. Omuzlarımı silkerek, istasyon görevlisi yaşlı Rus Kadınına baktım. Küçük penceresinden, ses etmeden bizi gözlüyordu. Sanki şunları söylemek ister gibi başını salladı: << -Rahat bırak onu.>> Çok garip, diye düşündüm. Şöför, yerine oturup, dudakları arasına bir sigara sıkıştırdı ve yakmadan motoru çalıştırdı. Otuz yaşlarında kadar, uzun boylu, hafif kambur bir adamdı. Direksiyonu kavrayan inanılmayacak kadar iri ve kuvvetli elleri ile, hafif düşük, yorgun gözkapakları beni şaşırtmıştı. Arabayı vitese takmadan evvel eliyle yüzünü sıvazlayıp içini çekti ve huzursuz bir şekilde dağ yoluna baktı. Çekti gitti sonra. << -Üzülme,>> dedi dışarı çıkan istasyon görevlisi. << -Birazdan başka kamyonlar gelir.>> Cevap vermedim. << -Derdi var zavallının. Uzun bir hikâyedir bu... Bir zamanlar Ulaştırma Merkezinde otururdu.>> shf: 141-142-143
Sayfa 141 - Gün Yayınları. Kitapta Cengiz Aytmatov'un iki hikâyesi birden yer alıyor. 1.si Toprak Ana,Türkçesi: Ülkü Tamer 2. hikâye Sâhip Olmak Ve Kaybetmek(Selvi Boylum Al Yazmalım) Türkçesi: Zeyyad Özalpsan Kitap 1968 yılında İstanbul'da Garanti Matbaası'nda basıKitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.