Gönderi

"Kış mevsimi öyle bir görkemle gelirdi ki zamanın durduğu bu evlere. O vakit ışık çubukları da başını alıp giderdi. Bu mevsimde dünyayı kardı çünkü, aydınlatan. Kar kendi aydınlığını getirirdi, evlerin çoğu da o vakit bir ateş topuna dönerdi. Sonra mart ayları gelirdi. Eskilerin, aylar, dediği korkunç mart. Böylece zaman gerçekten durmuş olurdu da tozun yerini iri, soğuk kar taneleri alırdı. Bu taneler de sanki yağmak için değil, dünyaya kazık çakmak için inerdi. O vakit kar altında kalırdı her şey. Evler, ağaçlar, ağaçların buzdan kuşlara benzeyen yaprakların bir de. Öyle ki, rüzgar esmezdi de bu gariban kuşlardı, acıyla inleyen. Ömrü uzatırdı soğuk, eve kapanıp sevişmeye zorlardı insanı. Bunda pencereler birer ateş gözüne dönüşürdu, ben de bu turuncu gözlere gizlice sokulurdum. Şefkatle uzanan dil uçları görürdüm tabii, esmer delikanlılar başıboş dolanırlardı, kadınlarsa unutmuş olurlardı uzun, korkunç mart aylarını. Gece, ayak izlerini çoğaltırdı."
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.