Şevket Süreyya Aydemir – Menderes’in Daramı. Rasih Nuri İleri – 27 Mayıs Menderes’in Dramı ve Cihat Baban – Politika Kulvarı kitaplarında bu konuyu alabildiğine tarafsız olarak incelemişlerdir.
Görülen o dur ki, 1954 seçimlerini de kazanması ve Amerika’nın proje adamlarından olması münasebetiyle Menderes bütün devlet, anayasa, yasa, ahlaki kuralları hiçe sayan bir tutum içine girmiştir.
Fakat har vurup harman savurduğu dolarlar 1957’lerde suyunu çekmeye başlayınca ve miadı dolunca Amerika’nın onu korumayacağını anlayınca paniğe kapılmış ve kendisinin “bu makamdan sağ çıkmayacağını” açık açık eşine dahi itiraf etmiştir.
Gördüğüm kadarıyla, ister terörist, ister politikacı olsun “ola ki konuşurlar” diye, ABD proje adamlarını sağ bırakmıyor.
Zira obeziteden dolayı erken ölmeseydi, muhtemelen Özal’da aynı akıbetle karşılaşacaktı.
Son yıllarda bazılarının birden bire “Atatürkçü-Ulusalcı” kesilmesinin arkasında da bu korkunun yattığı kanaatindeyim ama korkunun ecele faydasının olmadığı da bir başka gerçektir.